Kırılmadan halledemez miyiz?
Her gün yeni bir yaşımıza girer gibi hissediyoruz hayatı. Misal doğan güneşle yeni bir tanıma uyanıyoruz…
Son popülerimiz; “Kırılgan Ateşkes”. Malum şu an İran ve İsrail arasında ABD tarafından inşa edildiği öne sürülen saldırmazlığı tanımlıyor…
“Kırılgan” sözünü sadece bir Sting şarkısıyken seviyorum ben. Söz konusu olan insan hayatı ve kitlesel kaygıysa, ayağı yere basmayan hiçbir anlaşma insanı güvende hissettirmiyor…
Coğrafyanın bir gün keder, bir gün keder olarak idrak edildiği Ortadoğu’da kırılganlık tarifi sadece insan hayatını karşılar bana göre. Yokolması potansiyel yeni kurbanları yani…
O gölgeden gelecek karanlıklara karşı kırılgan olmayan bir duruşla vaziyet almalıyız. Yeterince düş kırıklığı yaşadık çünkü tarih boyunca; hem dosttan hem düşmandan…
O yüzden yıkıcı bir “savaş bitti” sözü, en iyi “kırılgan ateşkes” tanımlamasından evladır bizim için. Haksız mıyım?
Bu filmi hiç izlemesek…
Yunanistan’da yaşayan bir kuzenim var. Ülkenin de saygın astrologlarından biri. Ben arkeoloji geçmişim olmasa takılmam böyle şeylere…
Ama antik çağlardan bugüne medeniyetlerin ufka bakmadan önce yıldızların yerini kontrol ettiğini bildiğim için ilgisiz kalmak mümkün değil…
Neyse. Geçende lafladık benim kuzenle. Geçtiğimiz yıl bu yılı işaret ederek savaşların belirlediği yarınlardan bahsediyordu…
Çok da haksız çıkmadı. Hal böyle olunca malum ateşkes haberi üzerine yorumunu merak ettim…
“Bu........© Habertürk
