Alt kattan gelen ses...
Belediyeler üzerinden dönen siyasi tartışmalar gündemden inmiyor. Kendi adıma bir hayli sıkıcı hale geldiğini düşündüğüm bu meselenin hukuki ve insani boyutunu her gün binlerce farklı fikirle tartışıp duruyor vatandaş…
Ben tüm çerçevelenmiş bu tartışmalar içinde belediyelerin asli görevlerinin işlerliğinin gözden kaçırılmasından korkuyorum hani…
Siyaset üstü bir hizmet kurumu olarak tanımladığım belediyelerde görev tanımının çok kısıtlı bir kısmı üzerinden yürüyor siyasi çekişmeler. Peki ya diğer asli yükümlülükler?
Altyapı, imar, temizlik, temel ihtiyaç kaynakları, barınaklar ve saymakla bitiremeyeceğimiz yükümlülüklerde “memleket belediyeciliği” ne durumda; çok da tartışan kalmadı sanki üst katta…
Siyasete kilitlenmiş çekişmelerin alt katında yaşayan vatandaş ise “alamadığı hizmetin hesabını soracak bir muhatap bulamadığını” haykırıp duruyor her mecrada…
Artan orantısız emlak vergilerinin, işgale uğramış kıyıların, bozulmuş alt yapının, kuruyan kaynakların, çöp dağlarının, şişirilmiş etiketlerin ve yabani işgallerin mağdurları belli ki üç beş kişi değil…
Hal böyle olunca nefret ettiğim “konser belediyeciliği” kavramı yerini evlerden ırak, “kanser belediyeciliğine” teslim edebilir yakında…
Bu kadar söz kalabalığı içinde sesimizi duyan varsa, ivedilikle yanıt ve hizmet vermesi ricasıyla!
Dayatmadan tasarrufa varım!
Otellerde yeni bir akım başladı. Eskilerin diliyle “zımni” yani “gizliden gizliye” devreye giren yeni bir tasarruf akımından bahsediyorum…
Aslında birkaç yıldır değişen ekolojik denge ve kıtlaşan küresel kaynakları koruma amacıyla çevre özneli farklı tasarruf politikalarını uygulamaya başlamıştı turizm sektörü…
Misal, odanızda sizi karşılayan bir kartonet üzerinde deterjan ve su tüketimi azaltmak özneli “daha az kirletin, daha çok tasarruf edin” türünden şirin mesajlar........© Habertürk
