Yılın en iyi gerilim filmlerinden biri
Türkiye’de geçtiğimiz cuma günü sessiz sedasız, basın gösterisi dahi yapılmadan vizyona giren “Sevgilim Kaç” (Strange Darling), yılın en iyi, en özgün gerilim filmlerinden biri.
Dünya prömiyerini 22 Eylül 2023’te Austin, Texas’ta düzenlenen Fantastic Fest’te yapmış ve eleştirmenlerden aldığı yüksek notlarla dikkat çekmişti “Sevgilim Kaç”.
ABD dahil tüm dünyada, geçtiğimiz ağustos ayı içinde seyircilerle buluşan film, yazar ve yönetmen olarak JT Mollner’in imzasını taşıyor.
Oyunculuk kökenli JT Mollner, ABD dışında pek tanınmayan bir isim. 2016 yapımı ilk uzun konulu filmi “Outlaws and Angels”, seyirci ve eleştirmenler tarafından pek beğenilmemişti. Bir western denemesi olan ve Sundance Film Festivali’nde açılan film, 1970’li yıllar havasını verebilmek için o yıllarda kullanılan kamera ve 35 mm negatifle çekilmişti. Hatta kameraya takılan lensler bile 1970’lerden kalmaydı.
“Sevgilim Kaç” da eski usul 35mm pelikül ile çekilen bir film. Hatta bunu en baştan, tüm perdeyi kaplayan büyük bir yazıyla seyirciye duyuruyor. Görüntü yönetmeni ise oyuncu olarak tanıdığımız Giovanni Ribisi. İlk kez görüntü yönetmenliği yapan ve filmi anamorfik lenslerle çeken Giovanni Ribisi’nin iyi iş çıkardığını en baştan belirtmem gerek. Görsel anlamda, Mollner’in ilk filmi “Outlaws and Angels” kadar “retro” dokusu taşıyan bir film değil “Sevgilim Kaç”. Gündüz vakti geçen iç ve dış mekân sahnelerinde gerçekçi ve natürel bir tarz hâkim. Ama gece sahnelerinde Ribisi, dijital öncesi görüntü çağını akla getiren bir aydınlatma ve renk paletiyle karşımıza geliyor. Motel odasının kapısının açılmasıyla birlikte çerçevede beliren gün ışığı ve doğal renkler, filmin iki farklı görsel dünyasının birleştiği anı imliyor.
Benim için üzerine yazması zor filmlerden “Sevgilim Kaç” (Strange Darling). Çünkü ikinci yarısında olup bitenlerle ilgili ipucu vermeden derinliğine analiz etmek mümkün değil. Ne var ki, vizyondaki ilk haftasında olan “Sevgilim Kaç”ı Türkiye’de birçok sinemaseverin henüz keşfetmediğini düşündüğüm için bırakın senaryodaki kırılma noktalarına, hikâye örgüsüne girmeye bile niyetim yok. Çünkü türü ve yapısı üzerine yazılacak çok yanı olduğunu düşünüyorum.
Kuşkusuz, ilk olarak hikâye kurgusundan söz etmek gerekiyor. Finaldeki epilog dahil altı ayrı bölümden oluşuyor “Sevgilim Kaç”. Mollner “nonlinear” diye adlandırılan hikâye anlatma tarzını tercih ediyor. Filme, hikâyenin üçüncü bölümüyle başlıyor; beşinci bölüme atlıyor ve üçüncü sekansta her şeyin başına dönüyor. Dördüncü ve ikinci bölümlerin ardından iki ardışık sekansla hikâyesini sona erdiriyor. Okurken karışık gibi görünebilecek bu sıçramalı zaman akışı, filmi seyrederken mükemmel bir hikâye anlatımına dönüşüyor. Merak ve gerilim unsurunu sürekli ayakta tutması bir yana filmin ruhunu yansıtan, alt metni şekillendiren bir hikâye kurgusu bekliyor bizi. Kafamız karışmıyor, tam aksine zihnimiz açılıyor; filmle kurduğumuz ilişki değişiyor.
Mollner, film boyunca isimlerini öğrenemediğimiz kadın (Willa Fitzgerald) ve........
© Habertürk
visit website