menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ütopyanın karanlık yanı

37 0
15.04.2025

“Holland” filminin açılış sahnesinde Nancy "Nance" Vandergroot (Nicole Kidman), “Her sabah dünyanın en güzel yerinde uyandığını” söylüyor. İkamet ettiği Holland, Michigan’ı “mükemmel” olarak niteliyor; kendisini önceki hayatından kurtardığına inanıyor. Tüm bunlar, ütopyanın içinde yaşadığını düşündürüyor bize. Onu dinlerken, oyuncak trenin dolaştığı banliyö maketinden görüntüler izliyoruz. Araya giren kısa planlarda, Hollandalı köylülerin folklorik giysileriyle fotoğraf çektiren çocuklar, gençler çıkıyor karşımıza. Maket görüntülerindeki yapmacıklık, ilk göçmenlerin geçmişe özlem ve geleneklerine bağlılığını simgeleyen fotoğraf çekimleri, ütopyanın gerçekliğini sorgulamamıza yol açıyor. Öte yandan, Holland’ın Michigan eyaletindeki gerçek bir kent olduğunu biliyoruz. Yel değirmenleriyle, her yıl düzenlenen ve insanların geleneksel giysileriyle katıldığı Lale Festivali’yle Hollanda kültürünü yaşatmaya çalışan, nerdeyse “tematik” diyebileceğimiz küçük bir kent… Özetle, gerçeklik ve ütopyayı yan yana getiren bir sahneyle açılıyor “Holland”. Ama film tam aksi istikamette ilerliyor; ütopya ve gerçekliği karşı karşıya getiriyor. Ütopyanın içindeki karanlık gerçeğe götürüyor bizi.

Holland, tematik ve kültürel yapısı bir yana, beyaz Protestanların yaşadığı Amerikan banliyösünün temel özelliklerini taşıyan bir yer aslında. Malum, Amerikan banliyö hayatı, öncelikle “dışarıda” bırakmaya çalıştıklarıyla kendini tanımlar. Nancy’nin eşi Fred’in (Matthew Macfadyen), oğlu Harry (Jude Hill) ile birlikte sürekli geliştirip detaylandırdığı o büyük maket, Beyaz Amerikan Protestan ütopyasının ideal modeli aslında. Film Michigan’ın Holland kentinden ziyade bu maket ve onun simgeledikleriyle ilgili…

Göz doktoru olmasının yanı sıra bölgede yaşayan Hollanda kökenli insanların dini kanaat önderlerinden birisi Fred. Evdeki boş vakitlerinin nerdeyse tümünü maketin başında geçirmesi, sadece Protestan ütopyasına olan inancını göstermiyor. Bu maket, hedeflerine yönelik sürdürdüğü düz ve sistematik hayatının; oğlu Harry’yi de kendi kopyası gibi yetiştirmek istediğinin göstergesi aynı zamanda.

Peki, Nancy bu “ütopik maket”in tam olarak neresinde? Ondan beklenen, ideal eş........

© Habertürk