Kaçış sinemasının da sınırı var
Distopik bilimkurgu “Sanal Ülke” (The Electric State), 320 milyon dolarlık bütçesiyle sinema tarihinin en pahalı filmlerinden biri olarak kabul ediliyor. İsveçli sanatçı Simon Stalenhag’ın 2018’de yayınlanan grafik romanından sinemaya uyarlanan filmin yönetmenleri, “Kaptan Amerika: Kış Askeri” (Captain America: The Winter Soldier - 2014) ve “Avengers: Endgame” (2019) gibi süper kahraman filmleriyle tanıdığımız Anthony ve Joe Russo kardeşler... Oyuncu kadrosu da iddialı. Başrollerde “Strangers Things” dizisinin genç yıldızı Millie Bobby Brown ile “Galaksinin Koruyucuları” ile tanınan Chris Pratt var. Diğer önemli rollerde Stanley Tucci ve Giancarlo Esposito gibi tecrübeli oyuncuları seyrediyoruz. Robot karakterleri seslendirenler arasında ise Woody Harrelson, Anthony Mackie, Brian Cox ve Colman Domingo gibi yıldızlar yer alıyor. Tanıtımının da çok iyi yapıldığını düşündüğümüzde, Netflix içeriğine dahil olduktan sonraki ilk 3 gün içinde tüm dünyada 25 milyon 200 bin kişi tarafından seyredilmesine çok şaşırmamak gerek. Asıl şaşırtıcı olan, filmin eleştirmenler tarafından yerden yere vurulması… Seyirci notlarının yüksek olduğunu söylemek de imkânsız. Özetle, geçen yılki “Borderlands” vakasından sonra Hollywood’un yaşattığı bir hayal kırıklığı daha duruyor karşımızda.
Başarısızlığın nedenleri üzerinde düşündüğümüzde, her zamanki gibi ilk “olağan şüpheli”nin hikâye olduğu kesin. Batılı eleştirmenlerin tepesini attıran ve filme çok düşük notlar vermelerinin nedenlerinden biri, orijinal eserden, yani Simon Stalenhag’ın resimli romanından çok fazla uzaklaşılması… Senaryosunu Christopher Markus ve Stephen McFeely’nin yazdığı filmde Russo kardeşler, romandaki melankolik hava yerine hafif ve eğlenceli bir ton benimsemekle kalmamış, hikâyeyi kafalarına göre değiştirmişler. Asıl sorun, elbette orijinalinden uzaklaşmak değil. Çünkü sinema tarihi kaynak eseri sadece çıkış noktası olarak kullanan birçok iyi filmle dolu. Buradaki mesele, hikâyenin vasatlığında düğümleniyor.
İlk 30-40 dakika itibarıyla en azından merak öğesini ayakta tutabilen bir film seyrediyoruz. “Sanal Ülke”, retro futuristik diyebileceğimiz tarzda bir bilimkurgu… Film, 1990’lı yıllarda geçiyor. Ama bizim dünyamızdan çok farklı “hayali bir 20. Yüzyıl tarihi” yazılıyor: Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren kullanımı giderek yaygınlaşan robotlarla insanlar arasında savaş patlak veriyor. Savaş, robotların lehine gelişirken Sentre şirketinin CEO’su Ethan Skate’in (Stanley Tucci) geliştirdiği Neurocaster Teknolojisi ile insanlar uzaktan yönetebildikleri drone robotları kullanarak........
© Habertürk
