menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

'Şişli Kız': Karanlık ve ürpertici

59 0
11.02.2025

“Dünya korkunç bir yer ama öyle olmadığına inanmamız gerek.” “Şişli Kız” (Pigen med nalen) filminin belki en kritik anında duyduğumuz bir replik bu… Öyle bir sahne ki, söyleyen de şaşırtıyor bizi, konuşmanın bağlamındaki anlamı da… Finalde, “inanma”nın her şeye rağmen bir güç olduğunu hissediyorsunuz. Ama ilk sahnelerden itibaren, Kopenhag’da yaşayan Karoline (Vic Carmen Sonne) için dünya gerçekten de korkunç bir yer…

Açılış sahnesinde kirayı ödeyememesi nedeniyle evinden atılıyor. Tuvaletsiz, banyosuz döküntü bir çatı katına yerleşiyor. Uzun süre hiçbir haber alamadığı eşi Peter (Besir Zeciri), Birinci Dünya Savaşı’ndan yüzünün yarısını kaybetmiş olarak, tanınmaz halde dönüyor. Öldü sandığı eşinin yokluğunda kurduğu ilişki, geleceğe dair Karoline’in içinde büyük umutlar yeşertiyor ama olaylar umduğu gibi gelişmiyor.

Avrupa ve Danimarka, iki dünya savaşı arasında ekonomik açıdan zor bir dönemden geçerken Karoline, sınıfsal olarak eziliyor, sosyal adaletsizliğin kurbanı oluyor. Devleti maddi manevi anlamda hiçbir zaman yanında göremiyor. Öte yandan, Peter ile ilişkilerinde katı davranıyor. Peter’in her şeye rağmen yaşama tutunma çabasından etkilenmiyor; anlayışı, desteği ve cömert sevgisine kayıtsız kalıyor.

Filmin ilk yarısı, Karoline’in kendisi için en doğru olanı yapmaya çalıştığı bir dönem… İkinci yarının hemen başında ise hayatını daha iyi kılmak için aldığı tüm kararların sonunda bilinçdışından gelen akıl dışı güçlü bir arzuyla kendini Dagmar’ın (Trine Dyrholm) kapısının önünde buluyor. Kendine yeni ve iyi bir hayat kurmaktan ziyade içgüdüsel bir itkiyle yapıyor bunu. Annelerinin istemedikleri bebekleri başka ailelere veren bir kadın Dagmar; aynı zamanda bir tatlı dükkânı var. Karoline ile kadınlar hamamında tanışıyorlar. Karoline, karnındaki bebekten kurtulmaya çalışırken… Kapısına geldiğinde onu geri çevirmiyor Dagmar. Hamamda olduğu gibi bir kez daha yardım ediyor. Şefkat ve anlayış gösteriyor.

Savaşın acımasızlığını yansıtan Peter – Karoline ilişkisi hikâyenin genel çerçevesini belirlese de bana sorarsanız filmin kalbindeki asıl mesele, Dagmar ile Karoline arasındaki kadın dayanışmasında düğümleniyor. Olaylar geliştikçe sinema tarihinin en şaşırtıcı ve ürpertici kadın dayanışma öykülerinden birini seyrettiğimizi fark ediyoruz. Ama ne olursa olsun, sonuna kadar hep bir dayanışma olarak kalıyor.

Bu arada, Dagmar’ın “gerekli bir yardım” olarak gördüğü eylemlerinin,........

© Habertürk