Derya'lı, Sıla'lı, Remos'lu ve hatta Anna Vissi'li, Valeron'lu… Yunanlısı, Rus turisti ile bol Bodrum
Malumunuz bu yaz iki farklı yüzü ile Bodrum var karşımızda.
Bir taraf, “Kimseler yok, Bodrum bu sene bomboş” derken, diğer tarafın Bodrum’u tıklım tıklım…
Perşembe’den Pazar’a arabeskin damarına vurduğumuz, “Kafa nereye biz oraya” dediğimiz, “Ela ela” diye taverna gecelerine ışınlandığımız tıklım tıklım olan diğer Bodrum’dan bildiriyorum…
Perşembe günü Bodrum Günay sahnesinde ilk kez sahneye çıkan Derya Bedavacı tıklım tıklım. Hiç aklımda yokken, “Aaa Derya varmış” deyip içeriye daldığımda kalabalığı görünce şok geçirdim. Günlerden Perşembe ve masaların arasında zor yürünüyor. İyi de “Hani Bodrum boştu” diye diye “Amaaa geçecek” havasına bürünmem iki saniyemi aldı.
Beni bilen bilir, yıllardır “Siz Uyurken” bildirdiğim için kapıdan geçerken çat diye girmelerim meşhurdur. (Malumunuz habercilik refleksi)
Ancak arabesk sevgim de tartışma kaldırmadığı için, Derya’nın bol acılı şarkılarının bir anda içine girivermem kısa sürdü. Tabii neredeyse daha kimseler bilmezken, dinlemezken, henüz Hakan Altun, kendisini halka tanıtmadığı dönemlerden dinlediğim Derya Bedavacı sesi, yorumu ve şarkılarını seven biri olarak benim için ayrıca sürprizli ve keyifli bir gece oldu.
Ve pek tabii zor yıllardan ve hatta sezonlardan geçerken işletmeyi, sanatçıların tüm kapris ve aldıkları yüksek ücretlere rağmen ayakta tutan Bayram ve Vahit kardeşlere de ayrıca tebrik. Ülkenin en önemli mekanlarından birini, bunca zaman ayakta tutmak zor iş. Ebru Gündeş, Mahsun Kızmızıgül, Cenk Eren, Ajda Pekkan ile istikrarlı bir şekilde devam ediyor müşterilerini memnun etmeye; çalışıp pes etmeden devam ettiriyorlar.
Zor geçen zamanlarda bu tarz işletmelerin ayakta kalması hem çalışan için, hem de evine para götüren, ailesine bakanlar için çok önemli.........
© Habertürk
