menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkler olmasaydı, bugün bildiğimiz anlamda İbrâhîmi dinler var olabilir miydi?

14 0
16.09.2025

Bugüne kadar Türklerin Gök Tanrı inancının yerine benimsediği çeşitli inançlarla ilgili hep şu görüşler ortaya sunulmuştur:

“Türkler İslâm’la şereflendi, İslâm’a geçmeyen Türkler asimile olup Türklüklerini kaybetti.”

“Türkler İslâm’a geçince benliklerini kaybetti, köleleşti.”

Şimdi hep birlikte şu görüşlere karşı tarihsel süreci inceleyerek ortaya farklı bir perspektif ortaya konmaya çalışalım:

Hz. Adem’in zamanında inşa edilen fakat sonradan kullanılamaz hale gelen Kabe’nin Hz. İbrâhîm’in oğlu Hz. İsmail’le birlikte yeniden yaptırıldığını yazar teoloji tarihi… Soy kütüklerine bakıldığında Hz. Muhammed’in ve Arapların Hz. İbrâhîm’in oğlu Hz. İsmâil’in torunları oldukları görülmektedir. Ayrıca bugün Filistin, Lübnan ve Suriye başta olmak üzere Arap coğrafyasında işgallerini adım adım genişleten Siyonist İsrail’in resmi din gördüğü Musevîlik/Yahudilik ise Musevilik isminin kökeninden de anlaşılacağı üzere Hz. Musa’ya inmiş bir dindir. Hz. Musa’nın ve Yahudilerin ise yine soy kütüklerine bakıldığında Hz. İbrâhîm’in bir başka oğlu Hz. İshâk’ın torunları oldukları görülecektir. Yani Araplar ve Yahudiler birbirlerine düşman ırklar olsalar da uzaktan akrabadırlar ve amca çocuklarıdır.

Yani esasen aralarındaki husumet zahiren, yani görünürde “düşman kardeşler” olma durumu gibi görünedursun gerçek düşmanlık sebebi ise Yahudilerin son peygamberin kendilerinden çıkacağını düşünürken son peygamberin amca çocukları olan ve aynı kendileri gibi Hz. İbrâhîm’in ortak ataları olduğu Araplardan çıkmasından dolayı duydukları haset ve kuyruk acısından başka bir şey değildir. Yani Hz. Muhammed’in başka inançlara karşı hoşgörüsüz, başka inançlara savaş açan bir karaktere sahip olmasından ötürü değil, tam aksine kendilerini seçilmiş ırk sayan Yahudilerin haset ve kuyruk acısından dolayı çıkardıkları fitneye karşı Hz. Muhammed’in verdiği mücadele vardır.

Hayber Muharebesi de bundan dolayı gerçekleşmiştir. Yani en az müşrikler kadar İslâm düşmanlığında Yahudilerin başı çekmesi de haset ve kuyruk acılarından ötürüdür. Bu arada Yahudilerle Arapların Hz. İbrâhîm’in ortak torunları olduklarından bahsetmişken şunu da belirtmiş bulunalım: Biz Türkler nasıl Korelilerle, Finlerle, Japonlarla, Moğollarla, Estonlarla nasıl ortak Altay ırkına mensup isek ve uzaktan akraba sayılıyorsak aynı şekilde Araplar, Süryaniler, Aramiler ve Yahudiler de ortak Sami ırkına mensuptur. Yani Aramice ve Süryanice konuşan Hz. İsa da İbrâhîmi/Sami ırkındandır. Yani Musevilik/Yahudilik, İsevilik/Hristiyanlık ve İslâmiyet esasen Hz. Âdem’den başlayıp Hz. İbrâhîm’le birlikte bugünkü manadaki tevhidi anlayışa kavuşan tek tanrılı ilahi inanç modelinin ete kemiğe bürünmesiyle yeryüzüne inmiş dinlerdir.

Ve bugün bu dinler İbrâhîmi/Sami ırkından olmayan milyarlarca insan tarafından benimsenmeseydi bugünlere asla gelemezler ve Mısır, Filistin, Hicaz mevkilerine sıkışıp kalmış olan yerel ve bölgesel dinler statüsünden çıkamazlardı. Ama elbette ki tek tanrılı/ilahi inançlar olan üç İbrâhîmi/semavi dinin evrenselleşmelerinde kıtalar ötesi hakimiyet kurmuş Türklerin ortaya sundukları katkılar zinhar inkâr edilemez.

Öyle ya, Museviliğin kendilerine inmiş bir din olduğunu ve bu yüzden bu dini kendi millî dinleri sayıp başka milletlere yaymak için mücadele etmeyen bir Yahudi ulusu hakikati ortadayken, Hristiyanlarla Müslümanların yaptıkları gibi Yahudiler bir din tebliğine asla soyunmamışken Hazar Devleti Museviliği benimsemiş ve........

© Haberton