menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ortadoğu ile sınırlı kalmayıp küresel dengeleri de değiştiren Filistin-İsrail başlığı

14 0
12.09.2025

7 Ekim 2023 tarihinde Hamas tarafından gerçekleştirilen Aksa Tufanı Operasyonu’nu bahane ederek Gazze’de adeta milenyumun Haçlı saldırısını, adeta milenyumun Moğol istilasını gerçekleştiren ve tüm dünyayı karşısına alma pahasına ortaya hakikaten tarihe geçecek bir kabadayılık örneğini ortaya koyan Siyonist idare, o süreçte arkasında desteğini bulduğu Batı dünyasının şu sıralar istisnası ABD olmak üzere tüm uluslararası kamuoyunun beklemediği şekilde umumi bir tavır değişikliğine gidip kendisine tavır takınmasından dolayı epey zorda.

Avrupa ülkelerinin UCM tarafından kasap Netanyahu ve İsrailli bakanlar için çıkardığı tutuklama emrini uygulama kararı aldıkları konuşulup Avrupalı hariciye yetkililerinin açıklamaları dünya gündeminin başını çekedursun, şimdi de Schengen Bölgesi’ndeki 29 ülkeye aşırı sağcı İsrailli bakanlara giriş yasağı konma kararı alındı ve Avrupa Birliği İsrail’e bir de ticaret engeli koymak istiyor. Ticareti askıya alma hazırlığı var çünkü.

Elbette ki bu İsrail açısından şüphesiz bir handikap çünkü ABD ve Çin’le birlikte AB İsrail’in en çok ticaret yaptığı döviz depolarından biri Siyonist idare için.

En önemlisi Gazze’de yaşanan neo-Haçlı saldırısı, neo-Moğol istilası sonrası Avrupa devletlerinin Filistin’i tanıma kararı alma kararı alma durumlarını görünce insan Batı dünyasında ABD hariç yaşanan tavır değişikliğine şaşırıp kalıyor.

Halbuki geçen hafta Türkiye’nin de diyalog ortağı olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın katılımları münasebetiyle temsil edildiği ve Çin’in Tianjin kentinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesinde adeta öyle bir hava esti ki Uzakdoğu’dan yansıyan hava, adeta Garp Cephesi’nde soğuk duş etkisi yaptı. Zira Şanghay Zirvesinde hakim olan hava, yeni dünya düzeninin merkezinin neresi olduğunu apaçık ortaya koydu.

İşin daha da enteresan olan tarafı, yeni dünya düzeninin merkezinin neresi olduğu Şanghay Zirvesinde uluslararası kamuoyu tarafından açıkça görülmeden bu jeopolitik değişim belirtisinin kokusunu yıllar öncesinden alan ve hiç de yabancı gelmeyecek bir aktör mevcut; Dünya Siyonizmi…

Bugüne kadar önce İngiliz, ardından da Amerikan emperyalizmini arkasına alarak tarihsel emellerini birer birer hayata geçiren Siyonizm, gelinen son mertebede şimdi avucuna alacağı yeni emperyalist ortağını bulmuş durumda ki esasen bunun perde gerisi daha Soğuk Savaş’ın bitmediği dönemlere dayanır.

Elbette ki bu yeni emperyalist ortak hiç de yabancı bir adres değildi. Bu adres elbette ki daha düne kadar Japon ve İngiliz emperyalistleri tarafından işgal edilerek paylaşılan Uzakdoğu’nun eski “hasta adam”ı, son 30-40 yılın yükselen ve küreselleşen devi nam-ı diğer kızıl ejderha Çin’di.

Çin, 1960’lı yılların sonlarında yaşadığı sınır çatışmalarıyla kendisi için birdenbire “düşman kardeşler”e dönüşen Sovyetler Birliği’ne karşı Amerikan emperyalizmiyle yakınlaşmaya başladı. ABD, bu fırsatı iyi kullandı ve Ping Pong Diplomasisi ile Çin’le diplomatik ilişkilerini tesis etti. 1979’da Sovyetler Birliği Afganistan’ı işgal edince bu işgale karşı ABD, İsrail ve Çin tarafından sert eleştiriler yapıldı. Bu tablo, Çin’in........

© Haberton