Ankaralı bir genç kızın gözünden Ankara
Hani derler ya, “Ankara’da yaşanmaz, Ankara çekilir.” İşte ben de tam olarak bu çekilme olayının başrolündeki figüranım.
Ankara’da genç olmak, başlı başına bir trajedi komedisi aslında. Mesela sabahın köründe kalkıp o lanet olası Kızılay trafiğine girmek… Sanki tüm dünya aynı anda işe gidiyor, üstelik hepsi Kızılay’dan geçmek zorunda. Metronun o insan kokusu, otobüslerin içinde sıkış tepiş seyahat etme sanatı… Bir ara düşündüm, acaba buradaki insanlar daha mı az terliyor yoksa kokulara bağışıklık mı kazanmışlar? Yok canım, ikincisi daha mantıklı. Artık kolonya sürsem de kar etmiyor, bildiğin Ankaralı kokusu sinmiş üstüme. Parfüm reklamlarında falan oynasam, “Ankara’dan gelen esinti” diye ironik bir sloganla çıkabilirdim sanırım.
Gelelim sosyal hayatımıza. Ankara’da eğlenmek mi? O neydi ki? Bizim eğlencemiz, Tunalı’da bir tur atmak, sonra Karanfil’den bir simit alıp Kuğulu Park’ta ördekleri izlemekten ibaret. Hadi diyelim coştuk, çok sıkıldık,........
© Haberton
