menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Anadolu İrfanı ve Babam Davut Karalı’nın Ardından

6 1
20.09.2025

Anadolu İrfanı ve Babam Davut Karalı’nın Ardından

Şeriat bilmektir, tarikat yürümektir, marifet ermektir, hakikat ise görmek ve olmaktır. Anadolu’muzun yakın geçmişine damgasını vuran dedelerimiz ve babalarımızda hep bir olgunluk, yapıcılık ve değerlere bağlılık görülür. Bunlar marifet ve hakikat eserleridir. Coğrafyamızın her bir karışını peygamber ahlakıyla mayalayan mürşid-i kamillerin, şeyh efendilerin ve manevi şahsiyetlerin açtığı yollardan yürünerek erişildi bu makamlara. O kutlu yürüyüş için gereken bilme olgusu okunarak elde edildi. Ama o okuma, sadece kitap okuma veya yüksek okul bitirmekle olmuyordu. Bakmak, görmek, gözlemlemek, tefekkür etmek, zikretmek, idrak etmek davet etmek gibi girişimler de okumaktır. Kendini, Kuran’ı ve kâinatı bilmek için yapılan çalışma ve gözlemlerde okumaktır. Dedelerimiz mektep tahsili ile pek az okudular ama hayat okulunda mastır ve doktora yaptılar. Profesörlük unvanının bile kifayetsiz kalacağı makamlara erdiler. Şeybân-ı Râî (ks) (mektep okumamış) bir ümmi idi. Ama öyle bir makama ulaşmıştı ki, İlimde deniz derya olan İmam-ı Şafi ona intisap edip terbiyesine girmişti. İşte bu mektepsiz ama bol okumalı hayat okulunun kazandırdığı olgunluğa Anadolu irfanı diyoruz.

Babam Davut Karalı, tam bir yıl önce (miladi 88, hicri 91 yaşında) vefat etti. Allah gani gani rahmet eylesin. Ömrünün son 2 ayında yataktan kalkamadı ve her anını gözlemleme imkânı buldum. Ömrünü salih bir Müslüman olarak yaşamıştı ve yine salih bir Müslüman olarak bir Cuma sabahına karşı,gece 3’te bütün evlatları başında iken, Kuran dinleye dinleye, şehadet getire getire (dinleye dinleye), kendi evinde ve yatağında iken ve adeta kollarımızda ruhunu teslim etti. Ben nefes alışından ve vücut renginden babamın son nefeslerini vermekte olduğunu anlamıştım ve diğer odada (Türkçesinden Yasin) okuyan annemi çağırmıştım. Annem geldi elini babamın yüzüne koydu ve babamın hızlanan nefesi durdu. Bizler “inna lillahi ve inna ileyhi raciuun” dedik ama annem anlamadı nefesin son olduğunu. Oysaki eli yüzünde gözü üzerindeydi. Anneme – “Anne, babam ruhunu teslim etti” dedim. Annem – “Yook” dedi. Halbuki nefeste bitti harekette bitmişti. Biz annemi ikna edelim derken babam tekrar –“anneniz haklı” dercesine 2 derin nefes daha alıp öyle veda etti. Annem ve Babam yaklaşık 70 yıllık evliliklerinde birbirlerini kumrular gibi sevdiler. Birbirlerinin hak ve hukuklarını asla çiğnemediler. Aralarındaki rol dağılımı ve tamamlayıcılık mükemmel düzeyde idi. Babam balkona çıksa anneni de çağır der kısa süreli ayrılıklara bile tahammül edemezlerdi. Aralarındaki tüm konuşma, beklenti ve taleplerin hepsi naz makamında idi. Ama bu aşık usandıran cinsten değildi. Ölçü, âdab, olgunluk, ciddiyet, vakar, saygı ve konumlama tam bir bütünlük ve ahenk içinde idi.

Anadolu irfanının babam Davut Karalı rahmetlide nasıl tecelli ettiğini ifade etmek ve bugünün yiğitlerine bir örnek olması vesilesiyle örneklerle biraz daha anlatmak isterim.

Kendisi ilkokul mezunu idi, baştan sona okuyup bitirdiği kitap sayısı belki de 5-6 yı geçmez. Ayet-Hadis okumuşluğu da yoktur. Ama eğitimini sözlü kültürden........

© Habername