Gassal: Ölümü Yıkayan Eller
(Ölümün Sessizliğinden Doğan Sanat)
MEDENİYETLERİN ÖLÜM RAKSI
Üç asırdır dünyaya hükmeden Batı medeniyeti ile bir zamanlar adaletin gül bahçesi olan İslam medeniyeti, ölüm karşısında iki zıt kıbleye dönmüştür. Biri, "Her nefis ölümü tadacaktır" hakikatiyle insanı ebediyete hazırlarken; diğeri, "Ölümü aklına getirme, bu dünyada mutlu ol!" narasıyla fâniyi ebedîleştirmeye çabalar.
KİMDİR BU NAZENİNLER?
Sümeyye Karaarslan, Şeyma Eraz Çelik, Hayriye Gül Totu, Bahar Mızrak... İsimleri yeni duyulan bu hanımlar, insan denen muammayı çözen birer mucizevi iksire benziyorlar. Zira insan; etle kemiğin ötesinde, ruhun sırlarını taşıyan, gönül denen meçhulü içinde saklayan bir âlemdir. Onu tanımadan hayatın hakikati nasıl idrak edilir?
KIZ ÇOCUKLARI OKUMALI MIYDI?
Cumhuriyet'in ilk yıllarında, Batı rüzgârıyla savrulan eğitim politikaları, muhafazakâr aileleri derin bir ikileme sürüklemişti. Okula gönderdikleri kızların "saksağan yürüyüşlü" halleri, kültüründen kopmuş bir nesil korkusuydu. Hangi anne-baba, evladının ebedî saadetten mahrum kalmasına razı gelir? Bu endişe, kızların eğitim yolunu çakıl taşlarıyla döşedi.
........© Habername
