ÇANAKKALE İÇİNDE VURDULAR BENİ
(Siyasi ve sosyal tarihimize, kültürel hayatımıza, edebiyat dünyamıza en çok tesir eden zaferlerden biri de Çanakkale Zaferidir.)
Kardeşleri, akrabaları, kavimleri, milletleri birbirine bağlayan en önemli saiklerden biri de birlikte yaşadıkları acılar, düçar oldukları zorluklar, uğradıkları sıkıntılar ve belalardır. Bunlar bazen harp olur, bazen deprem; bazen kıtlık olur bazen yokluk. Bu sosyal kanun tüm milletler, tüm kavimler için geçerlidir.
Büyük devletlere, imparatorluklara bakın (mesela Roma, mesela Osmanlı…) Bu devletlerin halkları ve idarecileri kuruldukları ilk yıllarda, sade bir hayat sürerler, lüksten, israftan, şatafattan kaçınırlar. Gerek yöneticiler ile halk gerekse halkın kendi arasında sevgiye, saygıya dayanan güzel ve güçlü bir dayanışma vardır. Ne zamanki devlet (veya aile fertleri veya kavmin boyları) güçlenir; artarda kazanılan zaferler ile devlet de halk da zenginleşir; birlik beraberlik bağı zayıflamaya, iç çekişmeler yaşanmaya başlar. Bu tarihin şaşmaz kanunlarından biridir. (Dünya tarihini, İslam tarihini, Türk tarihini bu gözle okursanız sizlerde bu gerçeği göreceksiniz)
Osmanlı devleti kuruluş ve yükseliş dönemlerinde, yukardaki kanuna tabi olarak devlet ve millet bazında çok büyük zaferlere imza atmış, sanat kültür alanında da eşsiz eserler ortaya koymuştur. Lakin daha sonra ki gelişmeler onları lükse, şatafata, dünyaya fazla bağlanma hastalığına sürüklemiştir. İşte o zaman her alanda bozulmalar başlamış, bu durum da O’nu iç kargaşalara sürüklemiştir. Öyle olmuş böyle olmuş en sonunda Balkan Savaşları büyük bir yıkıma neden olmuş, ardından da girilen I. Dünya savaşı ile çöküş tamamlanmıştır.
Gerek Balkan Savaşlarında, gerekse I. Dünya savaşında nüfusunun önemli bir bölümünü (gençlerini, okumuşlarını, üreticilerini) ve önemli topraklarını kaybeden devlet birkaç zafer hariç (Çanakkale, Kütul- Amare) büyük bir hüsran yaşamıştır. 600 yıldan fazla........
© Habername
