Tarihin Kara Lekesi: Linç Tekerrür Eder mi?
Geçmişin hayaletleri bugünü rahat bırakmaz mı? Yoksa ders alınmayan her tarihsel an, gelecekte daha karanlık bir senaryoyla yeniden sahneye çıkmak için pusuda mı bekler?
Türkiye'nin siyasi hafızasında derin izler bırakan olaylar, sadece arşiv tozuyla kaplı anılar değil, aynı zamanda bugüne ve yarına dair ürkütücü kehanetler barındırıyor olabilir mi?
Toplumsal kutuplaşmanın ve siyasi gerilimin zirve yaptığı anlarda, kalabalıkların öfkesinin nelere yol açabileceğini unutmak, felakete davetiye çıkarmakla eş anlamlıdır.
Topkapı'da Kanlı Prova: Tarihin Unutulan Dersi
Takvimler 4 Mayıs 1959'u gösterdiğinde, İstanbul Topkapı'da Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, siyasi tarihin en karanlık anlarından birini yaşadı. Demokrat Parti'nin iktidar gücünü yitirmeye başladığı sancılı günlerde, İnönü'nün aracı kasıtlı olarak durduruldu.
Öfkeli, gözü dönmüş bir güruh, ellerinde taşlar, sopalar, demir çubuklarla etrafını sardı. "Vurun öldürün", "Paşa öleceksin tekbir getir" çığlıkları, linç girişiminin vahametini gözler önüne seriyordu.
O gün, Binbaşı Kenan Bayraktar ve emrindeki askerlerin cesur müdahalesi olmasaydı, Türkiye tarihi belki de çok daha kanlı bir sayfayla yazılacaktı. Bu olay, siyasi rekabetin nasıl kolayca düşmanlığa, toplumsal öfkenin ise vahşi şiddete dönüşebileceğinin acı kanıtı olarak hafızalara kazındı.
Ancak asıl soru şudur: Bu dersten gerçekten ne öğrendik?
Ekonomik Kriz ve Siyasi Hırs: Linçin Reçetesi?
1959'daki linç girişimini sadece anlık galeyan olarak okumak,........
© Habererk
