Her şey geçici Türklük ebedidir
Türkiye’nin büyük devlet olabilmesi için ittifaklar kurmasının gerektiği muhakkak. İttifak kurmazsak/kuramazsak bile imkanlar dahilinde bütün devletlerle iyi geçinmeliyiz. Savaştan uzak durmalıyız. Ancak bu yöntemle kalkınabilir, zenginleşebiliriz. Düşüncem budur ve şu an takip ettiğimiz dış politikayı bu çerçeveye oturduğundan başarılı buluyor ve destekliyorum. Uyguladığı gerçeklikten kopuk ve ütopik politikalara rağmen İran’la ilişkilerimizi iyi tutmaya çalışmamızı doğru buluyorum. Gazze’deki katliam bittikten ve Netanyahu tasfiye edildikten sonra İsrail’le olan ilişkilerimizi de düzeltmeliyiz.
Bu strateji dahilinde Araplarla ve Kürtlerle ittifak kurulması çok mantıklı. Ankara’nın Terörsüz Türkiye girişiminde hedefleri; emperyalistlere taşeronluk yapan PKK’yı tasfiye etmek, PKK’ya sempati besleyen vatandaşları devletleriyle bütünleştirmek ve yurtdışında yaşayan 20 milyon Kürdü (Lurlarla birlikte 30 milyon) Türk milletinin parçası haline getirmek.
Düşünün, vatandaşlarımızdan kadarı milli maçlarda rakibi tutuyor. Gol yediğimizde seviniyorlar. Biz buna kızabiliriz, böyle davrananlara hain diyebiliriz. Devletlerin duyguları yoktur. Böyle durumlarda devlet aklı devreye girer. Devletler dayandıkları toplumsal tabanı genişletebildikleri kadar güçlüdürler. Yani Kürtlerle ittifakın hem içe hem de dışa dönük hedefleri var. Oysa Araplarla ittifak sadece dışa dönük. Zira yapılan anketlerde ‘’Ben Arap’ım’’ diyenler ahalinin %1’i. Onlarında-Esad rejimi tarafından kandırılmış küçük bir azınlık hariç- devletleriyle sorunları yok.
Türkler ve Araplar Ortadoğu’nun en güçlü milletleri. Birbirlerini tamamlayan iki millet. Arapların zengin enerji kaynakları, kullanılmaya hazır trilyon dolarları ve gerçekleştirilmeyi bekleyen devasa projeleri var. Türkiye’nin ordusu, girişimci sınıfı ve müteahhitlik şirketleri güçlü. Körfezin petrol ve gazının Avrupa’ya en düşük maliyetle ulaşacağı güzergah Türkiye’den geçiyor. Doğu Akdeniz’de iş birliği........
© Habererk
