Aziz İhsan Aktaş iddianamesi 578 sayfa. Tamamını bir kere, bazı bölümlerini defalarca okudum. Bugüne kadar dünyanın herhangi bir yerinde bu kadar aleni, çekinmeden, korkusuzca hırsızlık yapıldığını sanmıyorum. Adamlar hırsızlığı kılıfına uydurmaya lüzum görmemişler. İmamoğlu ve arkadaşlarının hiç savunma yapmama alternatifini tartıştıklarını duyduğumda anlam verememiştim. İddianameyi okuyunca neden savunma yapmamayı düşündüklerini anladım. Bu hırsızlıkları nasıl savunacaklar?

Rıza Bey belediye başkanı olmadan evvel maddi sıkıntılar yaşayan sıradan bir muhasebeciydi. Mal varlığı yoktu. Belediye başkanlarının maaşı belli. Sadece yatının değeri 24 milyon dolar. Eşine düğün hediyesi olarak özel, sınırlı sayıda üretilen ve Türkiye’de sadece eşinde olan bir cip veriyor. Cip hanımefendinin üzerine alınmış. Ödemeyi Beşiktaş Belediyesinin en çok iş verdiği müteahhit, banka hesabından yapmış. Aynı müteahhit Akpolat’ın 24 000 dolar tutan damatlığını kredi kartıyla ödemiş. Beşiktaş’ta milyar dolardan fazla para buharlaşmış. Önümüzdeki günlerde Rıza Beyin itirafçı olacağını düşünüyorum. Aksi halde hayatını cezaevinde tamamlar.

İddianameyi okuyunca ülkem için çok üzüldüm. Özgür Bey iddianamenin yayınlanmasının üzerinden bir saat geçmeden yaptığı açıklamada ‘’İddianamenin tel tel döküldüğünü’’ söyledi. Onlarca avukatla görüştüm. İstisnasız hepsi ‘’Rıza Bey ve ekibinin suçları sabit’’ dediler. Hırsızlıklar ve yolsuzluklar bu kadar aleni yapılmışken bir genel başkan neden Rıza Bey ve arkadaşlarına sahip çıkar? Bu sorunun cevabını Barış Yarkadaş verdi. Rıza Bey, Özgür Bey’e ‘’Bana sahip çıkmazsanız itirafçı olurum, Ekrem’in bütün pisliklerini ortaya dökerim’’ mealinde haber göndermiş. Duruşmalar yapıldıkça itirafçı olanlar hızla artacaktır.

Oysa olması gereken yolsuzlukla suçlananların parti üyeliklerinin askıya alınmasıydı. Onlara ‘’Aklanıp gelin’’ denmeliydi. Baykal elli yıllık CHP’li Celal Doğan’a, Kılıçdaroğlu Haznedar, İlgezdi ve........

© Habererk