menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Müslüman sokağında demokrasi

12 10
sunday

Son yıllarda Müslüman düşünürlerin en çok kafa yordukları konuların başında ‘hangi yönetim tarzının İslam'a daha uygun' olduğu sorusu geliyor. Bu bağlamda, demokrasi ile İslam arasında şura ve danışma prensibinden hareketle ilişki kurmaya çalışılıyor.

Sudan'da Abdülvahap El Efendi, Moritanya'dan Şankıti, İran'da Şebüsteri ve Fas'ta Cabiri gibi düşünürler bu düşüncenin öncülüğünü yapan isimlerin bazıları...

Bu konunun gündemleşmesinin iki önemli sebebi var: birincisi, İslam dünyasının geriliği, Batı'nın refahı, istikrarı, zenginliği karşısında İslam dünyasının içinde bulunduğu sefalet ve içler acısı hali.

İkinci sebep ise, İslam dünyasına hâkim olan totaliter yönetimler...Dinin her türlü zulüm, adaletsizlik, hukuksuzluk karşısında bir susturucu olarak kullanılması...

Türkiye'de de bu yönde çalışmalar yürüten, eserler veren birçok isim var. Ama bu isimlerin yeterince etkili olduğunu söyleyebilmek mümkün değil. Bunda -din adamlarının- itibar kaybı ile iktidarı elinde tutanların ellerindeki kamu gücünü paylaşmak istememelerinin payı büyük.

Bu ve benzeri konular konuşulurken öncelikle şu sorunun gözden ırak tutulmaması gerekir: Her konuyu İslam'la irtibatlandırmaya çalışmak ne kadar doğru?

Bu, İslam'ın akla hiçbir alan bırakmadığı ve kıyamete kadar olabilecek her değişim ve dönüşüme önceden cevap verdiği anlamına gelir. Her konuyu dinde aramak dindarlık gibi gözükse de gerçekte bu akıldan ve dolayısıyla toplumsal gerçeklikten kopmaktır.

Oysa doğru olan; zamana, toplumların kültürüne, sosyolojik değişime bırakılan alanlarda zorlama yorumlarla dini referans aramak yerine, İslam'ın tornasından geçmiş bir akılla çağın ruhunu yakalamaktır. Zira, hakkında nas olmayan konularda, akla uygun olan Hakka da uygundur.

Müslüman sokağına demokrasi taşımak isteyenlerden biri de Mehmet Ocaktan.

"Müslüman Sokağında Demokrasi Hayal mi" isimli kitabı bu arayışın bir sonucu...

Ocaktan, "Müslümanlar, her çağın şartları içinde İslam'ın mesajını doğru okuyamadıkları için adaletli ve hakkaniyetli bir yönetim modeli oluşturamadıklarını"(s.25) söylüyor.

Bu doğru bir tespit, çünkü Müslümanlar, çağa göre düşünmenin yerine, geçmiş çağlara göre düşünen fakihlerin, alimlerin düşüncelerini iktibas ederek, günün sorunlarına çare bulabileceklerini sandılar. Her gün yeniden düşünmek yerine, geçmişi taklit etmeyi tercih ettiler. Fakihlerin kendi dönemlerine ışık tutan fetvalarını bugüne taşıdılar. Dünyanın değiştiğini, eski ile hal arasındaki uçurumun ne kadar açıldığını görmediler. Onun için din diye geçmişten tevarüs ettikleri dini reçeteler bugünün sorunlarına cevap olamayınca da bazıları inançlarından şüpheye düştü, bazıları daha doğru bir yol tutarak dikkatini düne değil,........

© Habererk