Kırk beş yıl sonra…
12 Eylül’ün üzerinden tam 45 yıl geçti.
Bu kadar zamandan sonra bazı şeyleri unutmak gerekirdi, değil mi? Ama öyle olmuyor. Unutamıyorsunuz. Zaman her şeyi süpürüp götüremiyor. Yaşadıklarınız içinizde ne kadar derin izler bırakmışsa o kadar kalıcı oluyor, söküp atamıyorsunuz bir türlü.
Mesela, evinizi basıp yaşlı babanızı çocukları ve eşinin önünde hırpalayanları unutabilir misiniz?
Ya onurunuzla oynamak için işkencehanelerde sizi çırılçıplak soyanları, inançlarınızla, ülkülerinizle dalga geçenleri?
Unutamazsınız…
Bizim kuşak için 12 Eylül, içimizde açılmış derin bir yaradır, her gün kanayan, her gün acıtan bir yara.
Hiçbirimiz kavga için yola çıkmadık, amacımız; okumak, çalışmak, bu ülkeye ve ailelerimize yardımcı olmaktı.
Tertemiz duygularımız, hayallerimiz vardı. İnançlı, imanlı, ahlaklıydık.
Değerlerimize zarar gelmesindense bize gelmesini tercih ederdik.
Değerlerimiz: İslam’dı, vatandı, bayraktı, milletti, devletti…
Benim için bugün de öyledir!
Ama yaşadığınız hayata her zaman hükmedemiyorsunuz. Olayların iradesi,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d