Hasta mahkumlar ve vicdanı kaybetmek
Pek hoşlanmasam da bir hatıramı naklederek başlamak istiyorum:
1983 yılıydı, İzmir Buca Cezaevinde bir idam mahkumu olarak hücredeydim.
Dişlerimden ikisi çürümüş, ağrılar dayanılmaz hal alınca cezaevi revirine çıktım.
Doktor, dolgu yapılması gerektiğini söyledi. O tarihlerde cezaevi revirlerinde bu işlemler pek yapılamıyordu. Sonraları revirler daha işlevsel hale getirildi, şimdi ufak tefek operasyonlar hastaneye gitmeden yapılabiliyor.
Doktor hastaneye sevkimi yaptı ama –idam mahkumunu- hastaneye götürüp getirmek büyük risk.
Diğer mahkumlar balık istifi rink aracına doldurulup götürülürken –idamlıklar- için aynı rahatlık söz konusu değildi. İdare, mecbur olmadıkça, bu tip mahkumları hele diş dolgusu gibi basit bir operasyon için hastaneye sevk edilmesini istemiyor, revir görevlilerine de bu yönde talimat veriliyordu.
Birkaç gün sonra hastane sıram geldi, olağanüstü bir tedbir, görevlilerin yüzünden düşen bin parça, bunu bakışlarından, davranışlarından hemen süzüyorsunuz. Yani nasıl olsa asılacaksın, mezarda dişlerinin sana ne faydası olacak gibi bir tavır. Rink aracında askerler arka bölümde ben mahkum bölümünde oturuyorum. En sonunda........
© Habererk
