Dil meselesi
Dil meselesi bugün ideolojikleşmiş bir meseledir ve konuşulacağı yer bir üniversitenin öğretim yılının açılışı değildir. Yeni öğretim yılı ile dil tartışmalarının ne alakası var? Kurtulmuş bunu bilmiyor değil,biliyor ama orada bu sözleri sarf ederek kendince Örgüt çevrelerine hoşluk yapıyor. Zaten bu noktaya gelişimizin arkasında da bu tür tavırlar, Örgüt taleplerini haklılaştıracak beyanlar yatıyor.
"Kimse ana dilini konuşmaktan menedilemez" diyor. Elbette menedilemez, ancak bu sözün anlamı tıpkı Örgüt çevrelerinin iddia ettiği gibi böyle bir engellemenin varlığını kabul etmektir. Allah aşkına, sokakta, caddede, evde,kısacası sosyal alanların hangisinde ve kim Kürtçe konuşmaktan engelleniyor? 12 Eylül döneminde çıkarılan ve kısa süre sonra kaldırılan bir yasayı dillerinde pelesenk ederek bir yasak algısı oluşturmaya çalışanların oyununa gelmektir bu. Geçmişe karşı mücadele verilmez, çünkü geçmiş geçmiştir, değiştirilemez. Mücadele, varsa bugünün haksızlıklarına,yanlışlarına karşı verilir. Bugün öyle bir yasak, öyle bir engelleme var mıdır? Kürtçe adına yoktur ama bazı yerlerde Türkçe adına vardır. Bu ülkede Artuklu Üniversitesinde uzun bir dönem Örgüt ve mahalle baskısıyla öğrenciler Türkçe konuşturulmadı. Güneydoğu'da bazı illerde bir yerden düğmelerine basılmışçasına bütün düğün salonları sadece Kürtçe müzikle hizmet veriyor. Bay Kurtuluş isterse bunu bölgede görev yapan valilere sorabilir. Bu spontane bir şey olsa, vatandaş böyle hoşlanıyor der geçersiniz, kimseyi de ilgilendirmez. Ama kendiliğinden işleyen bir durum değil bu,organize ve maksatlı.
Bir ülkenin kaderini, bekasını ilgilendiren konularda yönetenlerin konuşurken, politika üretirken çok dikkatli olmaları gerekir. Dil meselesi, ülkenin birliği, bütünlüğü ile ilgili bir meseledir. Ancak ortak........© Habererk





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d