Bu mudur devlet aklı?
Apo’nun 1999’ yılında Türkiye’ye teslim edilmesi, PKK’ ve uzantılarında büyük şok yarattı. Önce inanamadılar, müttefiklerinin onları yolda bırakmayacağını düşünüyorlardı, âmâ sonra yakıcı gerçeği kabul etmek zorunda kaldılar. Hamileri onları yüz üstü bırakmış, kullanıp bir kenara atmıştı.
Fakat asıl büyük şok gerideydi, yere göğe sığdıramadıkları Apo, sorguda çözülmüş, bildiği bilmediği her şeyi anlatmış, ona inananların hayallerini yıkmıştı. Sorguda o kadar küçülmüştü ki, her türlü hizmete hazır olduğunu söylüyor, hayatını kurtarmak için bayrağı öpüyor, Kürtlere hiçbir baskı yapılmadığını belirtiyor, Şeyh Said’e yapılanları doğru bulduğunu ifade ediyordu.
Yargılama aşamasında da aynı tavrı sürdürdü. Onun bu korkak tavrı, Örgütte tartışmalara neden olmuş, yüzlerce militan Örgütten ayrılmıştı.
PKK bir lider hareketiydi, bir lider vardı bir de diğerleri…Bu tip hareketlerde liderin tasfiyesi örgütün dağılması anlamına gelir.
Tarihte, başı koparılınca dağılan birçok kalkışma örneği vardı. Bu tecrübeye rağmen, devletin istihbarat kurumu tam tersi bir yol izledi. Öcalan’ın asılmaması için gazetecilere brifingler verdi. Bunu yaparken İki argümanı vardı: bir; Öcalan’ın asılması halinde örgütte yeni liderlerin çıkacağı, Öcalan’ı........
© Habererk
