Cumhuriyet ve Atatürk
Cumhuriyet…
Sadece bir yönetim biçimi değil, bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun adıdır.
Bir ulusun esarete, yobazlığa, cehalete ve sömürüye karşı ayağa kalkışıdır.
Cumhuriyet; “Kimsesizlerin kimsesi”dir, çünkü bu topraklarda bir adam çıktı ve “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” dedi.
O adamın adı Mustafa Kemal Atatürk’tü.
Bir savaşın ortasında bile aklında sadece zafer yoktu, bir gelecek vardı. Kadınların özgür olduğu, çocukların okula gidebildiği, yoksulun başını dik tutabildiği, kimsenin kimseye kul olmadığı bir gelecek…
O gelecek “Cumhuriyet” adını aldı.
Bugün Cumhuriyet 102 yaşında…
Ama soralım kendimize: Biz Atatürk’ün bıraktığı emanete layık mıyız?
Kadınları eve kapatıp, çocukları cemaat yurtlarına mahkûm ederken hangi yüzle “Cumhuriyet nesliyiz” diyebiliyoruz?
Bilimi susturup, biatı yücelten bir zihniyetle hangi vicdan “Atatürk’ün yolundayız” diyebilir?
Cumhuriyet, “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller için kuruldu.
Ama bugün fikir suskun, vicdan korkak, irfan susturulmuş durumda.
Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünün yerini öfke, kin ve kutuplaşma aldı.
Cumhuriyet’in temelinde eşitlik ve adalet vardı; şimdi ayrıcalık ve kayırma hüküm sürüyor.
Etrafımıza bir bakın…
Okullarımızda bilimin yerini hurafe almış, gençlerin........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d