menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yasak bir şarkının hikâyesi

15 1
21.09.2025

Lemi Atlı, Klasik Türk Müziğinin en büyük bestekârlarından biriydi.

1869’da başlayıp 1945 yılında sona eren 78 yıllık ömründe, yakın tarihimizin en önemli olaylarına tanıklık etti. Padişahlığı, Meşrutiyeti, Cumhuriyeti ve tek parti dönemini yaşadı. Savaşlar, işgaller, devrimler, yokluklar gördü. Hassas ruhunda derin izler bırakan bu olayların etkisi eserlerine de yansıdı. Bestelediği birçok şarkının dillere düşmesinin belki de en önemli nedeni buydu.

300 civarındaki bestesinin yarısından fazlası unutulsa da önemli bir kısmı günümüze kadar ulaştı. Hatta içlerinden biri, siyasi bir mesaja konu olduğu için gazaba uğrayıp yasaklandı. Çeyrek asır süreyle yasaklı kaldı. Yasağa rağmen unutulmadı.

Gençlik yıllarındaki ilk bestelerinden biri olan bu şarkının sözleri, Lale Devri dönemi şairlerinden Nedim’e aitti. Ağır bir haksızlığa uğrayıp meramını kimseye anlatamayan çaresiz bir insanın duygularını dile getiren uşşak makamındaki şarkı çok beğenilmiş, kısa zamanda bütün ülkeye yayılmıştı.

“Bu imdidâd-ı cevre-ki bahtın şîtâbı var

Mihnet medâr olan feleğe intisâbı var

Eyler nesîm-i lütfu bize gird-bâd-gam

Bu rüzgâr-ı bi-mededin inkılabı var”

Şarkının bestelendiği dönemde devletin başında Sultan II. Abdülhamit Han vardı. Şiirin özellikle son mısrası İttihatçıların dikkatini çekmiş, Abdülhamit karşıtı hareketin parolası haline getirmişlerdi. Makedonya’da, Selanik’te ya da herhangi bir Balkan şehrinin kuytu bir köşesinde ne zaman bir araya gelseler bu şarkıyı dinler, rüzgârın tersine eseceği günlerin hayaliyle sözlerine eşlik ederlerdi.

Gün geldi hayalleri gerçek oldu. Meşrutiyeti ilan ettiler. Abdülhamit’i devirip iktidara geldiler.

İktidar dönemleri hem zor hem de sıkıntılı geçti.

Balkan Savaşları, Dünya Harbi derken koca ülke kartopu gibi eridi. Mütareke ve işgal yıllarında........

© Haber7