menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Rüyada postal” görmek, makama delaletmiş meğer!

17 27
17.10.2025

Tarihe “kara bir leke” olarak geçen 28 Şubat Postmodern Darbesi’ni, siyasi saiklerle yapılan diğer darbelerden ayıran en belirgin özelliği, sadece dindar insanları hedef almasıydı.

Türkiye’yi onlarca yıl geriye götüren, ülke ekonomisini yüz milyarlarca dolar zarara uğratan o meş’um darbede sadece mütedeyyin insanlara zulmedildi.

Eğitim hakları gasp edilen başörtülü öğrenciler, uydurma delillere hapse atılan masumlar, Allah’ın emrine uydukları için meslekten atılan kamu çalışanları kendi öz vatanlarında “parya” muamelesi görerek, çok acılar çekti.

Merhum Necmettin Erbakan’ı silah zoruyla indiren vesayet odakları, milli iradenin üzerinden tank paletleri ile geçtikleri yetmezmiş gibi dindar insanların üstünde de kirli postalları ile tepindi.

“28 Şubat’ı İsrail için yaptık” itirafında bulunan cuntacılar, en çok da başörtülü kadınları mağdur etti.

Kendilerini bu ülkenin “asli unsurları” olarak gören seküler yobazlar ve jakoben elitistler, tesettürüne riayet eden hanım kardeşlerimize temel insani hakları bile çok gördüler.

Başörtülüler, kendilerini “aydın” sanan ve sürekli şişenin dibini bulan bazı alkoliklerce, “Kara Fatma’lara” ve “öcü”lere benzetildiler.

“Kafaları şekerleme paketi gibi” denilerek, tahkir edildiler.

Yetmedi…

O dönem “Balans ayarı” adı altında millet iradesine saldırdıkları halde şimdilerde özgürlük havarisi kesilen zihniyetin temsilcileri, başörtülüleri okullardan ve çalıştıkları kamu kurumlarından sopalarla darp ederek, sürdüler.

Kuşkusuz bu süreçte en çok zarar görenlerden biri de mütesettire öğretmenler oldu.

Kilise dizaynındaki okullarda, her türlü kıyafet serbestisinden alabildiğine istifade edebilen azınlıkların öğretmenleri “rahibe kıyafeti” içinde ders verme imkânına sahipken…

İslam’ın emrini yerine getiren ve bu ülkenin asli unsuru olan başörtülü öğretmeler, okullarda barınamıyordu.

Yayınladığı “kılık-kıyafet” genelgesiyle başörtülülere savaş açan Bülent Ecevit’in atadığı Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay ise bu karanlık süreçte adeta “tesettürlü öğretmen kıyımı” yaptı.

Binlerce öğretmen, “kılık kıyafet kanununa muhalefet etmek” ve “türban takmak” suçundan, çok........

© Haber7