Türkiye’siz olmuyor
Bazen tek bir gelişme, uluslararası ilişkilerde bir paradigmanın nasıl sessizce değiştiğini haber verir. Almanya’nın direncinin kırılması ve İngiltere’nin Eurofighter Typhoon savaş uçağı anlaşmasını imzalaması, tam da böyle bir dönüm noktası.
Bu alımı, sadece milli muharip uçağımız KAAN envantere girene kadar bir ara çözüm olarak görmek eksik olur. Atılan imzalar, savunma sanayii iş birliğinde uzun yıllar sürecek bir stratejik yolculuğun ilk adımı.
Almanya’nın başını çektiği Avrupa ülkeleri, yıllardır Türkiye’ye dostça yaklaşmadı. Batı’nın zihinsel kodlarında Türkiye karşıtlığını bilmiyor değiliz. Türkiye’nin “ne onması ne ölmesi” işlerine gelmiyor. Türkiye için biçilen rol, Batı’nın sınırlarını çizdiği kadar, Batı’yı rahatsız etmeyecek oranda bir kalkınma modeli…
Batı’nın büyük patronu ABD, S-400 bahanesiyle Türkiye’yi F-35 programından çıkarmıştı. Sonra CAATSA yaptırımlarını sürdürdü ve F-16 modernizasyonu taleplerini sürüncemede bıraktı.
Batı’nın bu genel tutumu, Türkiye’yi kendi göbeğini kesmeye, savunma sanayiinde ’leri aşan yerlilik oranına ulaşmaya ve İHA/SİHA teknolojilerinde küresel bir güç olmaya mecbur bıraktı. Hani bir bakıma iyi de oldu. Hatta milli teknolojiyi geliştirmeye mecbur bıraktıkları için teşekkür bile etmeliyiz.
Tam da bu noktada, “dün ambargo uygulayanlar, bugün neden kapımızı çalıyor?” sorusu anlamlı. Mevzu Türkiye olduğunda çöpünü dahi vermeyen Avrupa’daki bu paradigma değişikliği, Avrupa’nın içine düştüğü "güvenlik çıkmazı" ile bağlantılı.
Avrupa, yıllardır ABD’nin güvenlik şemsiyesi altında yaşamaya alışmıştı. Ancak Rusya-Ukrayna savaşı ve Donald........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d