menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kırım’ı kurtarmak!

10 0
21.08.2025

Sosyolojinin kurucusu, Muhammed ibn Haldun’un “coğrafya kaderdir” sözü malûmdur…

Anadolu, medeniyet yahut gönül coğrafyamızın Endülüs’ten Doğu Türkistan’a, Kırım’dan Yemen’e kesişme çizgisinin merkezindedir.

Tasvir ettiğimiz bu coğrafya, kaderimizdir.

Kader karşısında boynumuz kıldan incedir!..

Anadolu’nun fethi, Muhammed Alp-Arslan’ın, İstanbul’un fethi, Fatih Sultan Muhammed Han’ın basiretlerinin zaferidir. Azîmleriyle zamana mühürlerini vurdular…

Bu zaferler, Müslümanlar, Medine’de daha birkaç yüz kişiyken Kahramanlar kahramanı Peygamberimizin -aleyhi’s selâm- Körfez Sultanlığından Şarki Roma’ya, Mısır’dan İran’a kadar devlet reislerine gönderdiği dîne dâvet eden mektupların ve yine o tarihlerde Konstantiniyye’nin elbette fethedileceği muştusunun hayat bulmuş tezahürleridir. Medine’den yükselen rahmet rüzgârı, gelen asırlarda kahramanların kalbinde fırtınaya dönüştü…

Doğu Roma’nın payitahtı çökertilip, Konstantiniyye İstanbul olduktan sadece bir sene sonra Fetih Ordumuz Kırım önlerindeydi. Müslüman Levend ve akıncılarımız, evvela Karadeniz’i, sonra da Akdeniz’i Türk Gölü yapacaklardı...

Kırım’a düzenlenen askerî harekâtımız, 1454-1475 yılları arasında devam etti. Osmanlı Devleti’yle Kırım Hanlığı ittifakıyla Kırım, Ceneviz Cumhuriyeti işgalinden kurtarıldı. Aynı kurtarma, bir asır sonra da Kıbrıs için gerçekleşecektir. Kırım, salipten, haçtan kurtarılınca Kırım Hanları, Sultan’a biat ettiler. 1524’ten itibaren kimin Kırım Han’ı olacağını Topkapı Sarayındaki Cihan Padişahı tayin eyledi. Kırım, bugünkü tarifle iç işlerinde serbest, dış işlerinde İstanbul’a tâbi Müslüman Türk bir bölgemizdi.

Bu arada Altınorda Devleti’nin yıkılışıyla Rusya, “knezlik” denen küçük beylikten devlet olmaya yükselmişti. Bu devlet, açık denizlere........

© Haber7