menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Emine Erdoğan’ın Vatikan temasları: Yumuşak gücün yeni yüzü

20 8
05.07.2025

Uluslararası ilişkiler literatüründe “yumuşak güç” kavramı, devletlerin askeri ve ekonomik kapasite dışında kalan, kültürel, insani ve diplomatik etkileşimlerle şekillenen etkisini tanımlamak üzere kullanılmaktadır. Joseph Nye’ın teorik çerçevesiyle kavramsallaşan bu yaklaşım, artık uluslararası siyasetin tali bir unsuru olmaktan çıkmış, küresel güç dengelerini belirleyen asli araçlardan biri hâline gelmiştir. Yumuşak gücün operasyonelleşmesinde kamu diplomasisi, kültürel diplomasi, inanç temelli diplomasi ve insani diplomasi en etkili alanları oluştururken, kadınların bu alandaki temsili ve faal katkısı, bu çabaların kapsayıcılığını ve ahlaki meşruiyetini artıran kritik unsurlar olarak öne çıkmaktadır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’nin Vatikan’da Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 14. Leo ile gerçekleştirdiği görüşme ve Papalık Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde düzenlenen “Kardeşlik Temelli Ekonomi: Etik Çok Taraflılık” başlıklı konferansa katılımı, bu bağlamda hem diplomatik hem de toplumsal boyutlarıyla dikkat çekici bir örnek teşkil etmektedir.

Bu ziyaret, Türkiye’nin yumuşak güç stratejisinin küresel ölçekte insan hakları, iklim adaleti, mülteci krizi, yoksulluk ve çatışma bölgelerindeki insanlık dramlarına dair etik temelli bir perspektifle müdahil olma iradesini göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır. Ancak bu temasın belki de en kritik ve üzerinde durulması gereken boyutu, Emine Erdoğan’ın doğrudan Papa Leo’ya, Gazze’de yaşanan insanlık dramını hatırlatması ve Hristiyan dünyasını insanlığın ortak vicdanını harekete geçirmeye davet etmesidir.

Uluslararası ilişkiler disiplini uzun yıllar boyunca erkek egemen bir söylem ve temsil zeminine sahip olmuştur. Ancak 21. yüzyılın ilk çeyreği itibarıyla kadınların kamusal ve uluslararası alandaki görünürlüğünün artması, barış inşası, insani diplomasi ve kültürel etkileşim süreçlerinde kadın liderlerin katkılarının belirleyici rol oynadığını göstermektedir. Kadınların kriz bölgelerinde barış süreçlerine dâhil edilmesi, insani yardımların dağıtımı ve toplumsal barışın inşası süreçlerinde üstlendikleri roller, uluslararası sorunların çözüm süreçlerinin daha kapsayıcı, şeffaf ve adil şekilde yürütülmesine katkı sağlamaktadır.

Emine Erdoğan Hanımefendi’nin “Bizim inancımızda, insan insana emanettir” ifadesi, bir diplomatik nezaket cümlesinden öte, Türkiye’nin insani diplomasi yaklaşımını ve kadim medeniyet perspektifini özetleyen güçlü bir kavramsallaştırmadır. Türkiye, insani diplomasi faaliyetlerini yalnızca insani yardım kampanyalarına indirgemeden, kriz bölgelerinde kalıcı çözüm odaklı mekanizmaların kurulmasına katkıda bulunma gayretiyle sürdürmektedir. Suriye iç savaşının başladığında dört milyona yakın mülteciye kapıların açılması, onurlu ve gönüllü geri........

© Haber7