menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Küresel Adalet Vizyonu

7 8
25.09.2025

Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu, uluslararası düzenin büyük bir dönüşüm yaşadığı, güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir dönemde toplandı.

Ukrayna savaşı, Gazze’de süren insani felaket, büyük güç rekabetinin sertleşmesi, enerji ve gıda krizleri, küresel yönetişim mekanizmalarının sorgulanmasına yol açıyor.

Bu belirsizlik ortamında Türkiye’nin sesi, yalnızca bölgesel değil, küresel ölçekte dikkat çekici bir ağırlık kazanmış durumda.

Bazıları her ne kadar ABD Dışişleri Bakanı Rubio’nun dengesiz konuşmalarını Cumhurbaşkanımız ile ilişkilendirmeye ve güneşi balçıkla sıvamaya teşebbüs etseler, kıskançlıktan çatlamayı bırak kahrolsalar da, gerçekler ayan beyan ortada…

Dünyada kimsenin görmezden gelemeyeceği bir Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan hakikati var…

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın New York temasları ve Genel Kurul hitabı, bu yükselen profilin en somut göstergelerinden biri oldu. Erdoğan hem Washington’da yürüttüğü görüşmelerle Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir sayfa açmayı hedefledi, hem de BM kürsüsünden uluslararası sistemin adalet krizine dair kapsamlı bir çerçeve sundu.

Bu bağlamda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın temaslarını (1) değer odaklı söylem ve küresel adalet yaklaşımı, (2) bölgesel krizlerde aktif diplomasi ve arabuluculuk kapasitesi, (3) çok yönlü dış politika stratejisi ve güç dengesi arayışı ve (4) Türkiye-ABD ilişkilerinin yeni dönemi başlıkları altında ele almak doğru olacaktır.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Genel Kurul konuşmasının en çarpıcı yönü, Filistin meselesini merkeze koyması ve Gazze’de yaşananları “katliam” ve “soykırım” gibi güçlü ifadelerle nitelemesiydi. Bu dil, Türkiye’nin yalnızca kendi güvenlik kaygılarını değil, küresel vicdanı ilgilendiren sorunları da önceliklendirdiğini gösterdi.

“Gazze’de savaş yoktur, burada tek taraflı bir imha söz konusudur” vurgusu, uluslararası kamuoyuna bir uyarı niteliğindeydi. Erdoğan, Batılı aktörlerin büyük kısmının temkinli veya suskun kaldığı bir dönemde, insan hakları ve insancıl hukuk ekseninde net bir tutum ortaya koydu. Bu yaklaşım,........

© Haber7