menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çocuk suçluluğu ile başa çıkmak için…

17 27
09.09.2025

Türkiye’nin yakın dönem gündeminde, çocuk suçluluğu giderek daha merkezi bir yer tutmaktadır. İzmir Balçova’da iki polisimizin bir çocuk tarafından şehit edilmesi, daha önce Ahmet Minguzzi adlı çocuğumuzun İstanbul’da bir pazar yerinde yaşıtları çocuklar tarafından öldürülmesi, mafya yapılarının kurye veya şiddet uygulayan eleman olarak çocukları kullanması, çocuklardan oluşan çeteleşme örnekleri, sadece bireysel örnekler, trajediler değil, toplumumuzun ve geleceğimizin alarmı olarak ele alınmalıdır...

Bu tabloyu, salt bir “suç istatistiği” veya “suçlular başlığı” içinde ele alamayız; tüm bu gelişmeleri Türkiye’nin geleceğini doğrudan ilgilendiren bir milli beka meselesi olarak görmek zorundayız.

Çocuk, bir milletin değerlerini, aidiyetini ve kültürünü taşıyan en değerli varlıktır. Suça sürüklenen her çocuk, toplumsal ve manevi bağlarımızdaki çözülmenin göstergesidir.

Bu nedenle mesele, tek başına bireysel tercih veya güvenlik problemi olarak düşünülemez. Sorunu çözmek için aile, eğitim, toplum, devlet ve manevi değerler boyutu bir arada görülmek zorundadır.

Aile, çocuğun kimliğini, aidiyetini ve ahlaki değerlerini kazandığı en temel kurumdur. Modern hayatın getirdiği boşluklar, dijitalleşme, kendimize uygun üretilmeyen ama sınırsızca tüketilen medya içerikleri aile bağlarını zayıflatmıştır…

Boşanmalar ve ilgisiz ebeveynlik, çocukta aidiyet boşluğu yaratmaktadır. Şiddet ve ekonomik sıkıntılar, çocuğu sokak ve çetelere kolaylıkla yönlendirmektedir. Aidiyetini ailede bulamayan çocuk, bilgi, deneyim eksikliği nedeniyle, doğru yönlendirecek, rehberlik edecek mekanizmalarla da karşılaşamayınca mafya içinde ve çetelerde “sahte bir aile”, sahte bir kimlik/kişilik aramaktadır.

Günümüz çocukları, hızla değişen dijital

© Haber7