Türkiye’de sol, emperyalizmin yedek lastiğidir…
Aslında bu yazıyı, İzmir’deki grev sürecinde yazmayı planlamıştım.
Zira Türkiye’de ‘sol’ geçinen çevrelerin bütün boyalarını döken, maskelerini yırtan ve sahtekârlıklarını faş eden bir süreçti o…
Efendim, bendeniz, öteden beri Türkiye’de literal anlamda bir ‘sol’ olmadığını iddia edegeldim…
Yanlış anlaşılmasın, sola değer atfettiğim için söylemiyorum bunları.
Biz kendimizi ‘Müslüman’ olarak tanımlarız.
Bunun dışındaki nitelemeler bizden uzaktır.
Bizim, Türkiye’de sahici manada ‘sol’ olmadığını söylememizin sebebi, birtakım sahtekârların gerçek yüzünü göstermeye matuftur.
Esasen bunların, bu kavramın ve eğilimin neşet ettiği batıdaki solla uzaktan yakından bir akrabalığının bulunmadığını derç etmektir de diyebiliriz.
Yeni bir tartışma da değildir bu.
TİP üyesi ve bir Sosyalist olan İdris Küçükömer ta 60’lı yıllarda Türkiye’deki ‘sol’un aslında ‘sağ’ olduğu tezini işlemişti.
Aynı şekilde, merhum Kemal Tahir de benzer iddialar serdeder.
Sağcılığa gelince…
İsmet İnönü’nün, ‘ortanın solundayız’ ifadesinden sonra, CHP dışında kalanlara yakıştırılan sağcılık, bu karşıtlık dışında, hiçbir zaman var olmadı.
Bir oldubitti sonucunda kendilerine adeta mecburen sağcı demek zorunda kalan kesimin bu kavramla uzak yakın hiçbir ilişkisi yoktu zira.
Batıda ‘dindar’ görünenler sağcılar olduğu için, Türkiye’de de bu şablonu tatbik ederek dindar halkı sağcılıkla yaftaladılar.
Bunun tersini de sol için uyguladılar.
Batıdaki sol/sosyalist/komünist gelenek dini topyekûn reddettiği yahut dine mesafeli olduğu için Türkiye’deki sol da kendini bu karşıtlık üzerinden tanımladı.
Yani anlayacağınız Türkiye’de kendine ‘sol’ diyen çevreler dine düşman oldukları için solcu sayıldılar.
Türkiye’deki solun, batıdaki solla tek benzer tarafı, dinle olan bu hastalıklı ilişkileridir.
Aslında bu benzerlik de tam değildir zira batı solu, tüm dinlere........
© Haber7
