İbrahim Kalın-Hafter görüşmesi ve Libya meselesine farklı bir bakış
Çok uzak bir tarihte değil, bundan yalnızca yüz yıl önce Libya toprakları Osmanlı Devleti’nin sınırları içindeydi. Ankara’da doğan bir Osmanlı vatandaşı ile Trablus’ta doğan bir Osmanlı vatandaşı aynı devletin yurttaşıydı. Dolayısıyla Libya’da yaşanan gelişmelere “bana ne Libya’dan” gözüyle bakan bir kişi, gün gelir “bana ne Ankara’dan” da diyebilir. Libya, Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren bir ülkedir.
2020 yılında Libya’da çatışmaların artmasıyla birlikte İsrail, Yunanistan, BAE, Mısır, Rusya ve Fransa’nın desteğini alan Halife Hafter, Trablus’u ele geçirmek üzereyken Türkiye Büyük Millet Meclisi Libya’ya asker gönderilmesine dair tezkereyi kabul etti. Bu karar, Libya’nın Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin resmi daveti üzerine alınmış ve Türk Silahlı Kuvvetleri Libya’ya konuşlandırılmıştı. O tarihten bu yana Doğu Libya Hükûmeti’ni Halife Hafter idare ederken, Ulusal Mutabakat Hükûmeti’ni Abdulhamid Dibeybe yönetiyor.
Türkiye’nin askeri müdahalesi karşısında geri adım atmak zorunda kalan Hafter, arkasında beklediği Batı desteğini bulamadı. Peki, o dönemde Türkiye’yi Libya’ya asker göndermeye mecbur bırakan temel neden neydi? Burada hatırlatmakta fayda var: Libya topraklarını Türkiye’den ayrı düşünmek mümkün değildir. Türkiye’nin Libya’ya askeri destek sağlamasının ilk nedeni bu tarihsel ve kültürel bağdır. İkinci ve belki de daha önemli sebep ise o günlerde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de doğalgaz arayışı içinde olmasıydı. Yunanistan, Türkiye’nin bu arayışını engellemeye çalışarak çeşitli diplomatik ve askeri hamlelerle Türkiye’yi köşeye sıkıştırıyordu. Yunanistan, İsrail, Mısır ve Libya’da Hafter arasında imzalanan deniz yetki anlaşmasıyla Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki manevra alanı kısıtlanmak istenmiş, Türkiye neredeyse Mersin sahillerine hapsedilmeye çalışılmıştı.
Tam da bu süreçte dönemin MİT Başkanı ve bugünün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile dönemin Cumhurbaşkanlığı Dış Politika Başdanışmanı ve bugünün MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın yürüttüğü arka kapı diplomasisi devreye girdi. Türkiye, Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti ile bir deniz yetki anlaşması imzaladı ve bu anlaşma, İsrail, Mısır, Yunanistan ve Hafter’in planlarını boşa çıkararak Türkiye’nin Libya’daki askeri varlığına güçlü bir gerekçe oluşturdu.
Aradan geçen beş yıl içinde Libya’da çatışmalar durdu. Hafter, Türkiye’nin aracılığıyla Ulusal Mutabakat Hükûmeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile görüşmelere başladı. Türkiye’nin Suriye, Somali ve Sudan’da da etkili olduğu görülünce, Hafter........
© Haber7
