Liselerden sonra sıra üniversitelerde mi?
Özellikle lisans düzeyinde üniversite okumaya mı ilgi azalıyor yoksa diplomalar iş bulmak için yetersiz mi kalıyor?
2025 YKS sonuçlarının açıklanmasına sayılı günler kala, ülkemizde 4 yıllık liselerin eğitim sürelerinin uzun olduğu konusu kamuoyunda sıkça tartışılmaya devam ediyor. Liselerle ilgili en son ve en önemli açıklamalardan biri de Millî Eğitim Bakanı Sayın Prof.Dr.Yusuf Tekin’den geldi:
Tekin TBMM’deki açıklamasında “4 yıllık zorunlu lise eğitiminin 2 yıla düşürülmesiyle ilgili bir çalışma olup olmadığıyla ilgili, "Türkiye'de ortalama eğitim süresi ile ilgili rakamlara bakıyoruz, uluslararası göstergelere bakıyoruz. Türkiye'deki beklentilere bakıyoruz, kamuoyundaki tartışmaları izliyoruz.
Bu konuda kamuoyunda bir talep olursa biz de ilgili birimlerimizle beraber oturur değerlendiririz. Nihayetinde bu yasama organının yetkisinde. Biz de değerlendirmelerimizi yasama organına bildiririz. Ama şu anda biz sadece kamuoyundaki tartışmaları sizler gibi izliyoruz. Raporları okuyoruz, bu raporlardaki ifadeleri bilim insanları, akademisyen ve öğretmen arkadaşlarımız, bakanlıktaki ilgili birimler değerlendiriyorlar.
En son bir karara varırsak, bu kararı ilgili siyasi mekanizmalarla paylaşırız" dedi.
Şimdi gözler kamuoyunun yapacağı yeni açıklamalara ve nihayetinde MEB’in uzmanlar, sivil toplum kuruluşları ve nihayetinde bürokratlar ile yapacağı görüşmelere çevrilecek. Ve muhtemeldir ki çok yakın bir sürede 4 yıllık lise eğitiminin süresinin kısalacağına hep birlikte tanık olacağız.
Sahada olan, Türkiye’nin bir çok şehrinde öğrencilerle, velilerle ve öğretmenlerle görüşen aynı zamanda ülkemizde aralıksız her hafta yayınlanan tek eğitim programı olan Ülke TV’de her Pazar canlı olarak yayınlanan Genç Vizyon programı aracılığıyla da Türkiye’den anlık olarak sorular, mesajlar toplayan bir araştırmacı ve eğitim gönüllüsü olarak anlık olarak görüyorum ki toplumun her kesiminden gerçekten de lise eğitiminin süresinin uzunluğu ile ilgili cümleler, yorumlar aralıksız olarak yapılmaya devam ediyor.
İşin ilginç tarafı gençlerimiz ve toplum sadece liseleri değil, üniversiteleri de sorguluyorlar…
Son yıllarda hem yeni açılan spesifik bölümlerin cazibesi hem de “ara eleman”, “mavi yakalı”, “ilan veriyoruz başvuran yok”, “benim fabrikamda mühendise değil teknik elemana ihtiyacım var” şeklinde yansımaları olan personel açığı gibi argümanlar zaten malumun ilanı aslında.
Hal böyle olunca 2025 YKS başvurularındaki ve hatta 2024 ile başlayan sert düşüş bir anda 2023 yılındaki 3.5 milyon öğrenci adayından, 2024’te 3 milyona, 2025’te ise 2.5 milyon öğrenci adayına düşmesiyle beraber hepten dillendirilir oldu. Acaba gençler üniversite okumaktan vaz mı geçti?
Tabi ki hayır! Vazgeçmediler… Ama özellikle başta tıp, diş hekimliği, eczacılık, mühendislik, hukuk gibi bölümlerde, ki özellikle 300 bin barajı olan mühendisliklerde, bu yıl ilk defa 100 bin barajına inen hukukta özellikle Anadolu’da bulunan birçok devlet üniversitelerinde dahi kontenjanlarda boşluk olduğu gözlenmekte. Bu boşluklar öğrencilerin talebinden ziyade, talepte bulunmak için yakalamaları mecbur olan başarı sıralarına erişememeleri aslında.
Eğer çok eskiden olduğu gibi tıpta, hukukta, mühendislik vb bölümlerde tercihte bulunmak için baraj şartı olmasaydı yine tüm bölümler devlet üniversitelerinde tabi ki dolardı.
Ancak yıllar geçtikçe, üniversite kontenjanları hızla artıyor. Açılan üniversite sayıları artıyor. Ve artık nüfus tersine dönmeye başladığı için de hem doğal bir seleksiyon olarak genç nüfus azalıyor. Buraya kadar kurulması gereken normal bir cümle ama acaba gençler için 4 yıllık üniversite eğitimi gerçekten uzun bir süre mi? EVET, uzun bir süre…
Gençler ne istiyor?
Bugüne kadar on binlerce öğrenci ve aileye tercih danışmanlığı yapan birisi olarak yaşadığım diyaloğu aynen aktarıyorum. Benimle görüşmeye gelen her aile şu cümleleri kuruyor:
Ben lisede öğrenci iken, benim de rahmetli annem-babam aynı kaygılar ve aynı temennilerde bulunuyor. Oğlum aman ha aman oku, devlette işe gir.
Ancak 1990’lı yıllarda benim liseyi bitirdiğim dönemden bugüne, özellikle gençler ve aileler bir cümle daha kuruyorlar.
İşte gelinen noktada iki temel problemden ikincisi diplomaları YEŞİL PASAPORT olarak........© Haber7
