Şehitlerin mirası, terörsüz Türkiye’nin inşası
6 Temmuz 2025 sabahı, Pençe-Kilit Harekât bölgesinde görevli Mehmetçiklerden 12’si, 2022 yılında aynı bölgede şehit olan Üsteğmen Nuri Melih Bozkurt’un naaşını ararken mağara içerisinde metan gazına maruz kalarak şehit düştü.
Türk milleti için şehitlik sıradan bir kayıp değildir. Tarih boyunca, bir vatan parçasını yurt kılmak ile onu korumak arasında kanla çizilen o kutsal çizgide hep şehitler durmuştur. Fakat bu kez bu acının kalbinde başka bir sorumluluk yatmaktadır: Aynı bölgede, aynı amaçla, bir başka şehidimizin aziz naaşını ararken, 12 vatan evladını daha toprağa vermek; bize artık yalnızca mücadele değil, muhasebe zorunluluğu da dayatmaktadır.
Bu hadise, sadece geçmişin acılarını değil, geleceğin güvenlik mimarisini de şekillendirecek niteliktedir. Türkiye’nin 40 yılı aşkın süredir mücadele ettiği terör belasına karşı hem stratejik hem de ideolojik olarak üstünlük sağladığı bir eşiğe işaret etmektedir. PKK’nın silah bırakma sürecine girmesiyle birlikte doğan bu tarihî fırsat, sadece bir güvenlik başarısı değil; aynı zamanda devletin, milletin ve ordunun birlikte yeni bir barış düzeni inşa etme sorumluluğunu da beraberinde getirmiştir.
Sahadaki Gerçeklik: Mağaralar, Gaz ve Operasyonel Risk
Türkiye’nin teröre karşı yürüttüğü mücadele, yalnızca düşman unsurlarla değil; doğanın, coğrafyanın ve zamanın da zorlayıcı unsurlarıyla eş zamanlı bir savaşı temsil eder. Pençe-Kilit Harekât bölgesi olarak bilinen Irak’ın kuzeyindeki dağlık sahalar, terör örgütü PKK’nın yıllardır sığındığı, örgütsel yapısını ve silahlı varlığını tahkim ettiği zorlu arazi koşullarını barındırmaktadır. Bu alanlar, yalnızca taktiksel olarak avantajlı değil, aynı zamanda teknik olarak son derece tehlikelidir.
Şehitlerimizin can verdiği mağara, yalnızca bir doğa oluşumu değil; aynı zamanda terör örgütünün hem saklanma hem de çatışma anında tahkimat sağlama amacıyla kullandığı yapay olarak genişletilmiş ve tuzaklarla donatılmış bir savaş mekânıdır. 2022 yılında aynı bölgede şehit düşen Üsteğmen Nuri Melih Bozkurt’un naaşını ararken girilen bu mağaranın, o dönem PKK tarafından sözde bir “saha hastanesi” olarak kullanıldığı, örgüt içi belgelerden ve teknik keşiflerden bilinmektedir. Bu durum, yalnızca terörle mücadele açısından değil, sahada hâlâ süregelen risklerin boyutunu ortaya koyması açısından da kritiktir.
Metan, oksijenle yer değiştiren ve kokusuz olduğu için fark edilmesi zor olan bir gazdır. Doğal olarak oluşmasının yanı sıra, kapalı sistemlerde birikmesi, ani zehirlenmelere ve bilinç kaybına yol açabilir. Bu gibi durumlar, askeri operasyonlarda yalnızca çatışma değil, keşif, tahliye ve şehitlerin naaşlarını bulma gibi insani........
© Haber7
