menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Milli İstihbarat Akademisi ve Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi

10 43
13.10.2025

Türkiye’de istihbarat çalışmalarının uzun süre kurumsal ve akademik bir zeminden yoksun oluşu, bu alanda kavramsal bir boşluk doğurmuştu. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan devlet geleneği, güçlü bir istihbarat kültürü inşa etmiş olsa da bu kültürün bilimsel bir dile, teorik bir arka plana dönüşmesi gecikmiştir. Bu gecikmenin temelinde, istihbaratın doğası gereği gizlilikle özdeşleşmesi ve akademik paylaşımın getirdiği açıklıkla çelişiyor gibi görünmesi yatmaktadır. Oysa çağımızda gizlilik, bilgi üretimini dışlamadan da korunabilir; bilakis, istihbaratın epistemolojisi üzerine düşünmek, devlet aklının daha rafine biçimde örgütlenmesine katkı sağlar.

Milli İstihbarat Akademisi (MİA), bu tarihsel eşiği aşarak Türkiye’de ilk kez istihbaratı akademik bir araştırma, analiz ve öğretim konusu hâline getirmiştir. MİA’nın kuruluş felsefesi, istihbaratı yalnızca güvenlik aracı değil, aynı zamanda bir bilgi üretim ekosistemi olarak görmek üzerine inşa edilmiştir. Bu yönüyle akademi, devlet geleneğimizin köklü temelleriyle modern bilimin yöntemsel disiplini arasında bir köprü kurmaktadır. İstihbaratın, sadece dış tehditleri önlemeye değil; toplumsal, teknolojik ve kültürel dinamikleri anlamaya yönelik çok katmanlı bir süreç olduğuna dair anlayış, artık kurumsal bir çerçeveye kavuşmuştur.

Bu bağlamda 10-12 Ekim 2025’te Milli İstihbarat Akademisi tarafından düzenlenen ilk Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi, Türkiye’de istihbarat disiplininin akademikleşmesinde bir dönüm noktası olmuştur. Yaklaşık 240 akademisyenin katıldığı kongre, yalnızca bir bilimsel etkinlik değil, aynı zamanda Türkiye’de “istihbarat topluluğu” bilincinin inşası anlamına gelmektedir. Farklı ülkelerden gelen araştırmacılarla Türk akademisyenleri aynı platformda buluşturan bu etkinlik, bilgi paylaşımını, metodolojik çeşitliliği ve ortak güvenlik vizyonunu teşvik etmiştir.

Bu gelişme, Türkiye’nin istihbaratı artık sadece “bilgi toplama” pratiği olarak değil, aynı zamanda stratejik düşünce üretiminin bir alanı olarak gördüğünün göstergesidir. MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın ifadesiyle, “istihbarat sadece operasyon değil, bir düşünce üretimidir.” Bu söz, Türkiye’de yeni bir istihbarat paradigmasının doğmakta olduğuna işaret etmektedir: Bilginin gücünü yalnızca koruma amacıyla değil, medeniyet iddiasının taşıyıcısı olarak kullanmak.

Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi: Türkiye’de Bir İlk

Milli İstihbarat Akademisi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi, Türkiye’nin istihbarat alanındaki kurumsal ve entelektüel birikimini uluslararası düzleme taşıyan tarihî bir adım olarak değerlendirilmektedir.

Kongre, Milli İstihbarat Akademisi’nin öncülüğünde, istihbaratın klasik güvenlik ekseninden çıkarak sosyal bilimler, teknoloji, etik, ekonomi ve kültür alanlarıyla kesişen çok katmanlı bir kavramsal çerçeveye oturtulabileceğini göstermiştir. Bu bağlamda kongrede sunulan bildiriler, yalnızca teknik ve operasyonel konularla sınırlı kalmamış; istihbarat teorisi, ulusal güvenlik stratejisi, yapay zekâ destekli analiz modelleri, açık kaynak istihbaratı (OSINT), dezenformasyonla mücadele, etik ve hukuk gibi geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Böylece istihbarat, ilk kez Türkiye’de, felsefî, metodolojik ve kültürel boyutlarıyla bir tartışma nesnesi hâline gelmiştir.

Bu girişim, Türkiye’nin istihbarat kültüründe yeni bir........

© Haber7