menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Madleen Yelkenlisi’nin Cesur Direnişi

10 0
11.06.2025

Gazze Şeridi, son iki yılda yoğunlaşan ancak kökeni onlarca yıl öncesine dayanan sistematik bir kuşatma ve imha siyasetine maruz kalmaktadır. İsrail’in bu küçük coğrafyayı adeta bir açık hava hapishanesine çevirdiği süreç, sadece askeri değil; ekonomik, sosyal ve insani tüm damarları kesmeyi hedefleyen çok katmanlı bir baskının ürünüdür. Bu durum, yalnızca güncel siyasi gelişmelerle açıklanamaz; tarihsel bir süreklilik ve siyasal bir niyetle örülmüştür.

1948 Nakbası ile başlayan büyük felaket, 1967’deki Altı Gün Savaşı sonrası işgal politikalarıyla pekişmiş; Oslo süreciyle bir umut belirmiş gibi görünse de, bu süreç İsrail’in yerleşim politikasını daha da kurumsallaştırdığı bir geçiş dönemi olmuştur. 2006 yılında Hamas’ın seçimleri kazanması ve 2007’de Gazze’de yönetimi fiilen ele geçirmesinden sonra İsrail, Gazze’yi tamamen ablukaya aldı. Bu abluka, yalnızca askeri anlamda değil; temel gıda maddelerinden tıbbi malzemelere kadar her şeyi kapsayan bir toplumsal boğma stratejisi haline dönüştü.

İsrail’in 2008, 2012, 2014 ve özellikle 2021 ve 2023’teki büyük çaplı askeri operasyonları, bu kuşatmanın sadece pasif değil, aynı zamanda aktif ve yıkıcı bir silaha dönüştüğünü göstermektedir. Gazze’ye yapılan saldırılar, “hedefli” askeri müdahaleler değil; tüm bir halkı cezalandırmaya, yıldırmaya ve göçe zorlamaya yönelik nüfus mühendisliği ve etnik temizlik girişimleri olarak değerlendirilmelidir. Bu saldırıların doğrudan sivilleri, hastaneleri, okulları ve altyapıyı hedef alması, uluslararası hukukun temel normlarını ihlal etmenin ötesinde, insani değerleri bütünüyle yok sayan bir yaklaşımın ifadesidir.

Abluka yalnızca Gazze’yi değil, bir halkın umutlarını, dış dünya ile kurabileceği her türlü ilişkiyi ve geleceğe dair tahayyülünü hedef almaktadır. İsrail’in bu politikalarının sürdürülebilirliği, yalnızca kendi askeri ve teknolojik üstünlüğünden değil, aynı zamanda uluslararası toplumun sessizliğinden, bölgesel aktörlerin ilgisizliğinden ve medya desteğinden güç almaktadır.

Gazze’ye yönelik ablukayı sadece bir güvenlik politikası değil, uzun vadeli bir sömürgeleştirme ve "siyasi yok etme" stratejisi olarak okumak gerekir. Bu bağlamda Madleen gibi sivil eylemler, bu kuşatmayı yalnızca fiziksel olarak değil, aynı zamanda sembolik ve ahlaki düzlemde de kırma girişimleri olarak tarihsel önem taşımaktadır.

Uluslararası Hukukun İhlali ve Suçun Tanımı

Gazze’ye yönelik abluka, sadece politik veya askeri bir strateji olarak değil, uluslararası hukukun en temel ilkelerini ihlal eden, sivilleri topluca cezalandırmaya yönelik bir kolektif ceza rejimi olarak değerlendirilmektedir. İsrail’in bu uygulamaları, yalnızca Filistin halkının yaşam hakkını değil; onurlu bir yaşam sürdürebilme kapasitesini de ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda ablukanın ve onun doğrudan sonucu olan insani yardım engellemelerinin, uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde açıkça yasaklanmış eylemler olduğu gerçeğiyle yüzleşmek gerekir.

1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri, özellikle de IV. Cenevre Sözleşmesi, sivil halkın savaş durumlarında korunmasına yönelik temel çerçeveyi sunar. Bu sözleşmeye göre işgalci güç, işgal altındaki halkın temel ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Oysa İsrail, 2007’den bu yana Gazze’de uyguladığı ablukayla bu yükümlülüğünü yalnızca ihlal etmekle kalmamış, aynı zamanda doğrudan sivilleri hedef alan bir kuşatma stratejisiyle onları açlığa, susuzluğa ve sağlık hizmetlerinden mahrumiyete sürüklemiştir.

Bu uygulamalar, 1998 tarihli Roma Statüsü kapsamında da suç teşkil etmektedir. Roma Statüsü’nün 7. ve 8. maddelerine göre, sivillere karşı yaygın ve sistematik saldırılar "insanlığa karşı suç" olarak tanımlanır. Gazze’de sivillerin doğrudan hedef alınması, temel yaşam altyapısının (elektrik santralleri, su kaynakları, hastaneler) bilerek yok edilmesi ve yardımların engellenmesi; savaş suçu ve insanlığa karşı suç kategorilerine açıkça girmektedir.

Bu bağlamda, Madleen yelkenlisi, Gazze halkına insani yardım........

© Haber7