menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İran’da rejim mi değişiyor?

11 0
20.06.2025

Uluslararası sistemin üzerinde yükseldiği en temel prensiplerden biri şudur: Her halk, kendi kaderini tayin etme hakkına sahiptir. Bu ilke, yalnızca Birleşmiş Milletler Şartı’nın bir taahhüdü değil; aynı zamanda tarih boyunca emperyalizme, tahakküme ve vekâlet savaşlarına karşı verilen mücadelenin meşru zeminidir. Egemenliğin, dış güçlerin müdahaleleriyle değil; halkın kendi iradesiyle inşa edilmesi gerektiği yönündeki bu evrensel ilke, özellikle Batı Asya gibi jeopolitik çatışmaların odağındaki bölgelerde daha da yaşamsal hâle gelmiştir.

İran’a yönelik son dönemde artan dış müdahale söylemleri ve özellikle İsrail’in doğrudan askeri saldırılarla ülkenin iç dinamiklerini şekillendirmeye yönelik hamleleri, bu ilkenin bir kez daha sınandığına işaret ediyor. Bir ülkenin rejimini tartışmak başka, o rejimi dışarıdan zorla değiştirmeye kalkışmak bambaşka bir şeydir. Zira tarih bize şunu açıkça göstermiştir: Dış müdahale ile gelen her “kurtarıcı” güç, geride parçalanmış devlet yapıları, derinleşmiş toplumsal kutuplaşmalar ve onarılması güç travmalar bırakmıştır. Irak, Libya ve Suriye örnekleri hâlâ hafızalarımızda tazeliğini korurken, benzer bir senaryonun İran’da sahnelenmesi sadece o ülkenin değil, tüm bölgenin istikrarını dinamitleyecektir.

İsrail’in Hava Saldırıları: Amacı Ne?

13 Haziran 2025’te İsrail’in İran’a yönelik başlattığı geniş çaplı hava saldırıları, askeri bir taktik olmaktan çok, stratejik bir mesaj içermektedir. Operasyonun yalnızca İran’ın nükleer altyapısını hedef aldığı iddiaları, saldırıların coğrafi genişliği ve hedef çeşitliliği göz önüne alındığında ikna edici değildir. Tahran, İsfahan ve Natanz gibi şehirlerdeki hassas askeri ve sivil altyapıların eşzamanlı hedef alınması, bu operasyonun yalnızca bir caydırma hamlesi değil; aynı zamanda İran’ın siyasi ve askeri belkemiğini kırmaya yönelik bir rejim zayıflatma stratejisi olduğunu düşündürmektedir.

İsrail’in son saldırılarında sadece nükleer tesisler değil, Devrim Muhafızları’na ait karargâhlar, hava savunma bataryaları, insansız hava aracı üretim merkezleri ve bazı iletişim altyapıları da hedef alınmıştır. Bu saldırıların bir kısmında İran Silahlı Kuvvetleri’nin üst düzey isimlerinin hayatını kaybettiği uluslararası basında geniş şekilde yer bulmuştur. Bu durum, İsrail’in hedeflerinin salt askeri değil, aynı zamanda psikolojik ve siyasal olduğuna işaret etmektedir: İran’ın iç bütünlüğünü ve yönetim iradesini yıpratmak.

Netanyahu hükümeti, bu saldırıların meşruiyetini “İran’ın nükleer tehdidine karşı önleyici savunma” söylemiyle temellendirse de, yapılan açıklamalar bu söylemin çok ötesine geçmektedir. Bizzat Netanyahu’nun İran halkına doğrudan çağrı yaparak “rejime karşı ayağa kalkın” demesi, bu saldırıların bir tür rejim değişikliği mühendisliği içerdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, İsrail’in yürüttüğü askeri harekât, klasik bir caydırıcılıktan ziyade, siyasi sonuç üretmeye dönük bir hibrit savaş stratejisi olarak okunmalıdır.

Burada altı çizilmesi gereken nokta şudur: Rejimin zayıflaması, otomatik olarak halkın özgürleşmesi anlamına gelmez. Bilakis, dış müdahaleyle zayıflatılan rejimlerin yerini dolduran yapılar, çoğu zaman halkın iradesini değil, müdahaleci güçlerin çıkarlarını temsil eder. İsrail’in hava saldırılarıyla zemin hazırlamaya çalıştığı siyasal boşluğun, İran halkının değil; dış destekli muhaliflerin ve çıkar odaklarının doldurması ihtimali, bu müdahalenin asıl niyetine dair güçlü bir işaret sunmaktadır.

Askerî Etki ve Bölgesel Riskler

Hava saldırıları, teknik kabiliyetin ötesinde askeri psikolojiye ve algı üstünlüğüne yönelik bir harekât olarak dikkat çekiyor. Operasyonda F35I Adir tipi beşinci nesil savaş uçakları, elektronik harp destekli drone sürüleri ve siber saldırı unsurları eş zamanlı olarak kullanıldı. Saldırının ilk saatlerinde İran’ın başta Khordad-15 hava savunma sistemi olmak üzere birçok radar ve füze bataryası etkisiz hale getirildi. Bu durum, İran’ın savunma zırhının ciddi biçimde delindiğini ve ülkenin hava sahasının dış müdahalelere açık........

© Haber7