Ne demişti Yunus? ''Ölen hayvan imiş! Aşıklar ölmez!”
Bismillahirrahmanirrahıım
Bizleri; Yeryüzünün en üstün ve en şerefli varlığı insan olarak yaratan, akıl nimetiyle donatan, sayısız nimetlerinin en üstünü Müslümanlardan kılan, kurduğu Dünya ve diğer Âlem sofrasında ikram ettiği nimetleriyle yaşatan ve bu sayısız nimetlerinin zerresinin bile hesabını hepimize bir nefes yakın olan ölümümüzle başlayan Kabir Hayatımızdan itibaren Ahiret ’in büyük buluşma ve duruşma gününde soracak olan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd ve Eşsiz Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Hocalarımıza Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mümin kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salât ve selam olsun!
Allahımızın Sure-i Mülk'ün ikinci ayet-i celilesinde buyurduğu gibi: ''O Allah ki, hanginiz daha güzel işler ve sadece O’na en güzel Kulluğu yapacak diye sizi imtihân etmek için ölümü ve her iki âlemde hayatı yaratmıştır. Gerçekten O, sınırsız izzet ve kudret sahibidir, bununla birlikte, çok ama çok merhametlidir.'' İlahi mesajı, dünya okulunda niçin imtihan edildiğimizin apaçık izahıdır.
Dünya’dan, Ahiret Yurduna göçümüzün gümrük kapısı olan Kabir Yurduna göç (hicret) edeceğimiz senemiz, ayımız, haftamız, günümüz, saatimiz ve hatta saniyemiz belli yani malumdur ama bizlere bildirilmemiştir!
Bize bildirilen; değişmeyen, değiştirilemeyen ve önlenemeyen tek hakikat: “Her nefis ölümü tadacaktır” hakikatidir!
Allahımızın, ölümümüzün vaktini bize önceden bildirmeyişi biz kullarına en büyük rahmeti ve merhametidir!
Ölümümüzün tarihi ve zamanı belli olsaydı hayatın tadı, zevki ve neşesimi kalırdı?
Sevdiklerinin ve kendinin ölüm vakti yaklaşanların feryad-u figanları arş-ı alayı titretirdi!
Ölüm vakti belli olsaydı ve ölümde; doğum gibi sırayla olsaydı yani doğum sırasına göre kişiler ölseydi insanlar gaflete düşerek; ''henüz ecelime daha var'' deyip, daha çok günah işler ve vakit yaklaşınca tövbe eder, kulluk görevlerine başlarlardı!
İmtihan için geldiğimiz bu Dünya’dan sırayla değil, seçilerek ayrılıyoruz! Bazen yaşlılarımızdan önce çocuklar ve gençler ölümü tadıyorlar!
Nasıl Dünya’ya geliş vaktini önleyemiyorsak kabrimize gidiş vaktini ve oradan dirilip Ahirete ulaşma vaktinide önleme irade ve yetkisi asla hiçbir kula verilmemiştir!
Allahımız bunun için biz kullarından ''her an ölecekmiş gibi'' Müslümanca dostdoğru bir hayat yaşamamızı istiyor!
Ölümü tadacak olan ruhlarımız değil, nefislerimizdir!
Bedenlerimiz ise Ruh ve nefis varlığını taşıdığı için görevi bittikten sonra hürmeten toprağın altına gömülmektedir!
Allahımızın........
© Haber Vakti
