menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yavuz Bülent Bakiler’in Tevfik İleri anısı

8 0
08.10.2025

Edebiyat ve fikir dünyamızın hayattaki son çınarlarından Yavuz Bülent Bakiler’i de kaybettik. Sarsılmaz bir milli duruş, manevi ve kültürel değerlere yürekten bağlılık onun 89 yıllık ömrüne sığdırdığı her şeyin ve tüm mücadelenin net bir özeti olarak dikkat çeker.

Yavuz Bülent ile ilk karşılaşma

Onunla ilk ve son karşılaşmam bundan tam 26 yıl önceydi. Üniversiteye yeni başlayan hevesli mi hevesli, yolun başında bir edebiyat öğrencisiydim o sıralar. Milli hassasiyetleri ile tanınan sanatçı, şair, bilim ve kültür insanlarının sık sık uğradığı Fırat Üniversitesi bu anlamda çok bereketliydi o yıllarda. Bu nedenle fakültenin ilan panosunu belli aralıklarla kontrol etmek ve gidilecek etkinlik var mı diye bakmak rutinlerim arasına girmişti. O ilan panosunda bir gün büyük puntolar hâlinde Yavuz Bülent Bakiler’in ismini gördüm. Şair ve yazar olduğu yazılıydı. Öyleyse gitmek icâb ederdi.

Günü ve saati geldiğinde, konferans salonunun ortalarında, kürsüyü tam karşıdan gören bir yere oturup beklemeye başladım. Üstadı dinlemeye gelenler solonu hınca hınç doldurmuş, oturacak yer bulamayanlar salonun iki yanına yığılmış, ayakta bekliyordu. Salonda ara ara yükselen ve milli duyguları bileyici sloganlardan başka, dinleyiciler arasında göze çarpan sarkık bıyıklı gençlere bakılırsa beklediğimiz kişi milliyetçi yönü güçlü biri olmalıydı.

Çok geçmeden Yavuz Bülent Bakiler’in salona giriş yapmasıyla beraber salonda kopan alkış tufanına gençlerin dinmek bilmeyen coşkusu eşlik etti. Neyse ki program sunucusunun sahneye çıkıp mikrofonu kapmasıyla ortalık yatıştı. Konuşmacının biyografisinin takdimi ile teşekkür ve şükran faslının ardından sahne ve kürsü nihayet Yavuz Bülent Bakiler’indi.

Adını sanını daha önce hiç duymadığım ve hakkında bir fikir sahibi olmadığım bu insan, mikrofonu hafifçe önüne çektikten sonra bir miktar yumularak mikrofona biraz daha sokuldu. Ardından sanırım bir saatten fazla bir süre boyunca hiç duraksamadan konuştu. Konuşmasının herhangi bir yerinde takıldığını, yanlış bir kelime telaffuz ettiğini veya anlaşılmayan bir şey söylediğini hatırlamıyorum. O derece akıcı konuşuyordu ki konuştuğu şeyler kulağına fısıldanıyor da bunları yüksek bir vecd hâli ile tekrar ediyor sanılırdı. Her cümlesi veciz, her kelimesi manidâr olan konuşmasını yüksek bir duygu tonuyla gerçekleştiriyordu. Kendisini anlattıklarına bu derece kaptıran ikinci bir hatibi ne o güne kadar ne de o günden sonra hiç görmedim.

Tevfik İleri’nin muhteşem nasihati

Yavuz Bülent Bakiler’in o günkü hitâbında hiç unutamadığım bir şey var. Dediğim gibi, o konuştukça dinleyiciler coşuyordu. Gençlerin aşırı tezahüratı çok abes bir görüntü vermese de ön sıradaki protokolden kelli felli birkaç kişinin üstünü başını yırtarcasına alkışlayıp gençlere eşlik etmesi bir hayli dikkat çekiyordu. Bu abartılı manzara belli bir raddeden sonra Üstad’ın da dikkatini çekmiş olmalı ki, müdahale bâbında merhum Tevfik İleri’den bir hatırasını nakletti. Yavuz Bülent’in orada aktardığı bu hatırayı ayrıntılı bir şekilde hatırlamasam da bu ibretli hatırasını daha sonraki yıllarda da çeşitli yerlerde anlattığı için oralardan tamamlayarak........

© Haber Vakti