menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Şah’ın Son Tangosu” veyahut “Şeytanlar Şenliği”

15 5
10.07.2025

İran’ı, Pehlevi hanedanından iki şah yönetti. Rıza Şah Pehlevi, 1925’te bir darbeyle İran’ın başına geçti. Biz bu şaha daha çok 1934 yılındaki uzun Türkiye seyahati sırasında Atatürk’ün samimi övgüsüne mazhar olduğu o kısa videodan aşinayız. Şah Rıza Pehlevi, Batılı devletlerce gözden çıkarılınca 1941’de tacını tahtını oğlu Muhammed Rıza’ya bıraktı. Şah Muhammed Rıza Pehlevi ise 1979’da devrilene kadar ülkeyi yönetti. Eğer talih yaver olsaydı, onun da oğlu Rıza Pehlevi, mensubu olduğu hanedanın üçüncü kuşak şahı olarak tahta geçecekti.

Mevzubahis Pehlevilerin üçünün de ismi Rıza olunca bu sonuncusuna “Torun Rıza” demekte bir sakınca olmaz sanırım. İsrail uçakları ülkesi İran’ı karış karış bombalarken rejimin düşeceğine duyduğu umutla ikamet ettiği Amerika’da bir kenardan ellerini oğuşturarak sıranın kendisine gelmesini sabırsızlıkla bekleyen Rıza Pehlevi’den bahsediyorum. Hani şu başında Yahudi kippasıyla Ağlama Duvarı’nda uzun uzun dua ettiği görüntüleri dünya medyasına özenle servis edilen Torun Rıza Pehlevi. İran’daki olası bir rejim değişikliğinde ülkesini emperyalistlerin emir ve komutası altında sadık bir köle olarak yöneteceği mesajını ısrarla ve ısrarla veren Torun Rıza. Kızını bir Yahudi işadamıyla evlendiren Torun Rıza, İran’ı bu şiarla yöneteceğine dönük ilk mesajları da Yahudi ritüelleriyle yaptığı bu düğünde vermişti. Ama bizim asıl konumuz o değil, babası Şah Muhammed Rıza Pehlevi.

Molla rejimi kötü, ya Şah dönemi?

Pehlevi hanedanından gelen iki şahın İran’daki yönetim tarzları (1925-1979) laik, milliyetçi, militarist ve antikomünist bir tarza dayanıyordu. Şah’ı devirip yönetimi ele geçiren Molla rejimi ile ilgili pek çok insanın kendisine göre haklı çekinceleri olduğu bir sır değil elbette. Fakat şu var ki, çoğu kimse İran’daki mevcut Molla rejimini, baskıcı veya özgürlükçü olmadığı gerekçesiyle eleştirirken, şah dönemini yüceltme eğilimi gösterir. Hatta bazı çevreler şah dönemi güzellemelerine kendini öyle kaptırır ki, İran halkı Şah döneminde adeta bir masal diyarındaki gibi mesut bahtiyardı sanılır. Güya şahın yönettiği İran o kadar çağdaş ve moderndi ki bir zamanlar Emel Sayın’ın gidip konser verdiği, Cüneyt Arkın’ın aksiyon filmi çevirdiği, Guguş ve Hayedeh gibi dünya çapında diva şarkıcıların sanatlarını özgürce icra edebildikleri masalsı bir saadet ülkesiydi. Devrimden önce çok daha fazla sayıda kadın Batı tarzı kıyafetler giyiyor, bunun için ahlak zabıtalarından sopa yemiyordu. Hatta Şah döneminde kadınlar öylesine özgürdü ki 1930 yılında kadınların peçe takmaları yasaktı ve peçe takanlar polis müdahalesine uğruyordu. Şimdikinin tam tersi yani. Şimdiki rejimin de sicili epeyce kabarık belki ama ona alternatif gösterilen Şah döneminin insanları, çizilen o pembe tablodaki kadar mutlu muydu gerçekten? Ülke çok çağdaştı, yüzü Batı’ya dönüktü, kimseye karışılmıyordu, ekonomik paylaşım âdildi de Mollalar mı İran’ı bu kötü hâle getirdiler?

İsviçre’de Avrupai bir eğitim gören Şah Muhammed Rıza, üç evlilik yaptı. İlk iki eşi Fevziye ve Süreya erkek çocuk doğuramadıkları için saraydan gönderildiler. Şah, zengin petrol yatakları sayesinde ülkesini modern bir yapıya kavuşturdu. Fakat ABD ve Avrupa ülkeleri bu zenginliği İran’a tek başına yedirmeyecekler, tüm zenginliklere çökeceklerdi. Şah’ın bu konudaki önceliği ülkesini sömürülmekten kurtarmak değil ülkesini peşkeş çekme karşılığında tahtını güvencede tutmak oldu. Aldığı bu destek ile 38 yıl boyunca ülkesini demir yumrukla yönetti. Amerikan........

© Haber Vakti