Kimin Suriye'si kuruluyor?
Suriye’de Baas rejiminin devrilmesiyle birlikte yalnızca otoriter bir yönetimin sonu gelmedi; aynı zamanda bölgeyi yıllarca şekillendiren statükonun da temelleri sarsıldı. Bu değişim, bölgesel ve küresel güçlerin yeni Suriye’ye yönelik stratejilerini yeniden gözden geçirmesine yol açtı. Amerika Birleşik Devletleri’nden Körfez ülkelerine, Avrupa Birliği’nden Rusya ve Çin’e kadar birçok aktör, bu yeni dönemde masada etkin olma arayışı içinde.
Bu bağlamda ABD Temsilcisi Marlin Stutzman’ın şu ifadeleri, yeni Suriye gerçekliğinin Batı'da nasıl yankı bulduğunu açıkça ortaya koyuyor:
“Suriye, yeni liderliği altında geleceğini şekillendirirken, biz Amerika olarak onunla birlikte masada olmalı ya da onunla ortaklık kurmalıyız. Bu yalnızca Suriye’nin refahını desteklemek için değil, aynı zamanda Rusya ve Çin’in etkisini azaltmak ve bölgede yeni bir müttefik ile ticaret ortağı oluşturmak içindir.”
Bu sözler, yalnızca bir dış politika yorumu değil, aynı zamanda Washington’un değişen Suriye stratejisine dair güçlü bir işarettir.
Esed rejiminin devrilmesinin ardından ABD Başkanı Donald Trump’ın aldığı dikkat çekici kararlar da bu yön değişimini destekler nitelikte: Trump'ın Suriye’ye yönelik ekonomik yaptırımların hafifletilmesi kararını ilk yurtdışı ziyaretini gerçekleştirdiği Suudi Arabistan'da ilan etmesi ve Muhammed bin Selman'ın ev sahipliğinde Ahmed Şara ile görüşmesi, ABD’nin başta Suriye olmak üzere bölgedeki yeni stratejisinin açık göstergesidir.
Ancak bu stratejik dönüşüm yalnızca ABD ile sınırlı değil. Körfez ve Arap ülkeleri de oluşan bu jeopolitik boşluğu kendi çıkarlarına göre doldurmak üzere harekete geçmiş durumda.
Bu ülkeler, denetlenebilir, Batı ile uyumlu ve her şeyden önemlisi kendi otoriter yönetimleri için" tehdit" ve "tehlike" oluşturmayacak bir Suriye modeli oluşturmayı hedefliyor. Bu hedef, küresel güçlerin bölgedeki statükoyu sürdürme çabasının bir parçası olarak, özellikle de İsrail’in........
© Haber Vakti
