Bildirimler
Hepimizin hayatı adeta bildirimlere bağlanmış. Siz de sabah uyandığınız andan itibaren gece uyuduğunuz ana kadar, nerede olursanız olun, 5 dakikada bir telefonunuza gelen bildirimleri kontrol ediyor musunuz? Ne kadar hoşunuza gidiyor değil mi; banka bildirimleri, email bildirimleri, hava durumu bildirimleri, son dakika bildirimleri, sosyal medya bildirimleri... "Hesabınıza para geldi", "bilmem kim fotoğrafını beğendi", "bilmem kaç kişi seni takip etti", "bilmem kim yorumunu beğendi" gibi...
Yeni gelen bildirimler beğenilme beklentisi içinde olan insanlarda mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin salgılanmasına vesile oluyormuş. Sırf beğenilme beklentisi yüzünden insanlar sürekli sosyal medya hesaplarına yeni fotoğraflar ve içerikler yüklüyorlarmış. Aslında hepimiz ortak bir platformda sıradan şeyleri paylaşıyoruz. Bilgi çağında yaşadığımızı zannediyoruz ama bence haber bombardımanına ve bildirim yağmuruna maruz kalıyoruz. Çünkü doğru habere ve gerçek bilgiye ulaşmak gittikçe zorlaştı.
11. Necip Fazıl Ödülleri'nde kendisini tanımaktan onur duyduğum Psikiyatrist-Yazar Dr. Mustafa Merter Hocamız dijital esaretten kurtulmamız gerektiğine vurgu yaparak, "Uyanık zamanımızın yüzde 40'ı sosyal mecralarda geçiyor ve size o savunmasız alanda istediklerini yaptırıyorlar. İnşallah bunun anlaşılması için 2 yıl daha geçmez. Üzerimize çöken sanal bağımlılık içinde yaşadığımız bu çağın en büyük meselelerinden biri... Bütün insanlık tehlike altında, bunun için seferberlik ilan etmemiz lazım" demişti.
Sosyal medyada içerik bombardımanına maruz kalan insanlar "keşfet" ve "bildirimler" arasında vaktinin büyük bir bölümünü harcıyor. Bu yüzden insanlarda tuhaf bir "bildirim" tutarsızlığı oluşmaya başladı. İnsanlar çoğu zaman AFAD'dan gelen hayati uyarı bildirimleri gibi bildirimler bekliyor. Mesela bazen insanların önemli bir mesele karşısında "bana hiç bildirim gelmedi ki" demesi size de tuhaf gelmiyor mu? Kökü dışarıda olan sosyal medya insanları maalesef düşünemez ve idrak edemez duruma getirdi.
Bildirim kelimesi Yüce Allah'ın peygamberler vasıtasıyla insanlara gönderdiği vahiyleri bana hatırlattı. Şükürler olsun ki; her şeyi gören, duyan, işiten bir Rabbimiz var. Son Peygamber Hazreti Muhammed (S.A.V) ise görevini yerine getirdi ve bir "Veda Hutbesi" ile aramızdan ayrıldı. Dolayısıyla bundan sonra hepimiz iyiyi, kötüyü, doğruyu ve yanlışı ayırt etmekle ve Hak'tan yana olmakla mesulüz. Hak ile batılın mücadelesinin kıyamete kadar süreceğini de unutmamalıyız. Azgınlıktan uzak durmalıyız, gaflete düşmemeliyiz.
Dünyanın bir imtihan yeri olduğunu unuttuğunuzda size Bakara Suresi'nin 155. ayeti (Sizi mutlaka biraz korku ve açlık ile; biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden noksanlaştırmak suretiyle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!) bildirim olarak gelmeyecek.
Fuhuş yaparken size Kuran-ı Kerim'deki İsrâ Suresi'nin........
© Haber Vakti
