menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ailemle evde yapayalnız!

13 0
14.05.2025

Basit bir rüzgar sanmıştık ama öyle olmadı. Şu TV leri evlerimize helal paralarımızla sokup baş köşeye koyduğumuz günden beri hemen hemen her şey ters gitmeye başladı. Zamanın önemli bir şahsiyetine o zaman ‘’Efendim TV yayınlarında sıkıntı var, bazı programlar toplum yapımıza uymuyor bunlar yayından kaldırılmalı’’ benzeri bir soru sorunca; ‘Kumandası elinizde, ya kapatın ya da kanal değiştirin’ diye cevap vermişti.

Ama öyle olmadı kapatamadık gitti. Açtıkça açtık, açıldıkça açıldık. Bir rüzgar, bir sel, olumsuz bir akım başlamıştı. Su ve rüzgar bulduğu açıklığı affetmez açık gedik olarak bulduğu yerden içeri muhakkak girer.

Evet bıraktığımız açıkları affetmedi TV lerdeki diziler, reklamlar ve sonrasında çoklu sosyal medya rüzgarları.

Hayal dünyalarımız, olaylara bakış açımız, bana göre diye başlayan temelsiz ve mesnetsiz yorumlarımız aldı başını gitti.

Kendimize güvenimiz gelmişti sanki.

Gözlerimizin ve nefislerimizin hoşuna gitmişti bu durum. Aç kalan nefislerimize renk gelmişti renkli TV lerle.

Nefsimizi tatmin edip beslemek birinci hedefimiz oldu zamanla. Düzenli şekilde haberler, maçlar, dizileri takip etmek günlük virdimiz haline gelmişti.

Ara reklamlarda iştahımızı kabartan yiyecek ve içecek reklamları, ilginç kadın ve erkek modeller şehvetlerimizi kamçılarken izlediğimiz batılı yaşam tarzı damarlarımızda cevelan etti.

Yetmişli yıllardaki yeşilçam filmleri de Amerikan ve batı filmlerinden aşağı kalmamıştı hani.

Milli ve manevi değerlerimiz her filmde her senaryoda ayrı şekillerde bombardımana tabi tutuldu.

Evde aynı oda da biribirinden çok uzaklarda aile bireyleri.

Herkes gergin çünkü bedenlerini evlere hapis olarak görüyorlar nefisler başka yerleri özlerken ruhlar kafeslerde mahkuüm hale gelmiş vaziyette.

Bu arada bizim kerametleri kendilerinden menkul eğitimciler, tarihçiler, ilahiyatçılar ne bilgi, ne senaryo ne de hikaye roman dalında bir şeyler üreterek piyasada varlık gösteremediler. Sadece niteliksiz, toplum yararına bir faydası olmayan uluslararası makalelerde atıfa bile gerek görülmeyecek tarzda akademik çalışmalarla meşgul oldular.

Tabii ki önce bir kariyer lazımdı. Bu kariyerin içinde insana, toplum sosyolojisine, gelişmeye yönelik akademik derinlik çokta önemli değildi. Bu sürede bayağı akademik insan yetişti. Bir kısmının akademik kariyerleri de malum illegal örgütün elinden türeyip gitmiş ve ülkeyi bir kangren gibi sarmıştı.

Ha bu malum yollardan akademik kariyer yapanların kariyerlerinin geçerliliği, soruları çalarak........

© Haber Vakti