Yasama, yürütme ve yargı mensublarına
Defalarca yazdım yine yazacağım. Biliyorum, “söylesem de bir söylemesem de”. Birilerinin gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar. Korkarım o birilerinin kalpleri mühürlenmiş olabilir. Hem değil mi ki, görmek istemeyenden daha kör, duymak istemeyenden daha sağır kim olabilir. (Yasin 10)’da bize haber verilmedi mi? "Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar. (…) Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. " (Bakara 6). Hz. Nuh kaç yıl söyledi iman ettiler mi, ya da Hz. Lut. Hz. Yunus’un kavmi son gün iman edenlerdendi. Hiç kimse bu dünyada olup-bitenleri görmezden, duymazdan bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Bu dünyada yaptıklarınızın ve yapmanız gerekirken yapmadıklarınızı, söylediklerinizin ve söylemeniz gerekirken söylemediklerinizin hesabının sorulacağı bir gün var.
Sonuçta bu dünyada yapıp yapmadıklarımızla, söyleyip söylemediklerimizle, sonuçta ya kendi cennetimize sırtımızda tuğla, ya da kendi cehennemimize sırtımızda odun taşıyacağız.
YASAMA ERK’İNE! Önünü-sonunu bilmediğiniz bir konuda, size söylendiği gibi bir tercihte bulunarak yasa çıkartıyorsanız vay halinize. Doğru da yapsanız ondan size bir hayır yoktur. Çünkü siz sadece size söyleneni yaptınız. Yaptığınız iş yanlışsa, o zaman daha da kötü. Amirlerinizin sebeb olan suça siz de iştirak etmiş olursunuz. Masiyette itaat yoktur.
Bakınız: (Tevbe 31) “Yasa koymak” eğer Hakkı koruyan bir Hukukun tesisi anlamına bir şey değilse, topluma Hukuka karşı bir yasa dayatmak anlamına gelir ki, Hukuka uygun olmayan yasa suç aletidir. O suçun sebeb olduğu ne kadar acı varsa, o toplam acı, bu dünyada ya da ahirette onlar arasında taksim edilecek ve misli ile ödetilecektir. Bu konuda, bu ayetin nüzulünden sonra Hatem ibni Adiy’in resulullah’a sorusu üzerine, aldığı cevaba bakarsanız ne dediğimi daha iyi anlarsınız. Dikkat edin, el kaldırıp indirmekle, dünyanızı ve ahiretinizi perişan etmeyin.
YÜRÜTME ERK’İNE! Yöneticiler ve onların emrindeki icracılar, yani memurlar/bürokratlar. Ayağınızı denk alın ve sakın, dünya malına, makamına, parasına ve şöhretine kanıp cehennem çukuruna yuvarlanmayın. Unutmayın, Firavun’un da, Nemrud’un da, Hitler’in, Musolini’nin, Stalin’in de devleti, anayasası, yasaları, yargıçları vardı. Bugün de Gazze’de olanları görüyorsunuz. Netenyahu’nun da devleti, anayasa ve yasaları, yargıçları var. Bunlar Allah’ın gazabını azaltmaz, durdurmaz, ama artırır.
Hz. İbrahim’den Hz. İsa’ya 1000 yıl peygamberlerle krallar savaştı. Ne kutsal bir devlet var, ne kutsal bir millet.. İnsanların çoğu değil, tamamı hüsrandadır, istisna olarak, iman edenler, ameli sahih olanlar, Hakkı gözeten ve sabredenlerle Hakkı ve sabrı tavsiye edenler sayılır. Kim ki, misgale zerretin hayır ya da şer yapmışsa onun karşılığını göreceği bir gün var. İşi ehline ve liyakat sahibine veriyor musunuz, rüşvet alıyor, ya da torpil yapıyor musunuz. Sınav sonuçlarını yakınlarınıza veriyor musunuz, ihaleye fesat karıştırıyor musunuz, kamu kaynaklarını israf ediyor musunuz? Fuzuli, daha Kanuni döneminde “Selam verdim, rüşvet değildur deyu almadılar” diyor. Sadi “Bostan”ında “Bir hırsız bir bağdan bir bostan çalar, rüşvet alan bir bostan karşılığı bir bağı satar” diyor.
Yürütme erkinde görev yapanlar, halka ait gerçekleri halktan saklıyorlar mı? Paranın değeri ile oynuyorlar mı. Halka yalan söylüyorlar mı? Mal, can, namus, akıl, inanç ve nesil emniyetinin ve........
© Haber Vakti
