menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Toplumsal cinsiyet” mi dediniz?

339 1
20.08.2025

Kimlik kartlarınıza bakın, orada GENDER yazıyor. Kadın ya da erkek olmak, artık doğuştan kazanılan bir kimlik değil, İstanbul sözleşmesi ile bu bir TERCİH konusu haline getirildi.

İstanbul Sözleşmesinden çekildiğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. İstanbul sözleşmesini referans alan yasa, sözleşmenin bütün hükümlerini ihtiva ediyor. Yani yargı cephesinde değişen bir şey yok. Aksine daha kapsamlı bir uygulama söz konusu. Mesela GREVİO gitti, yerine, CEDAW İstanbul Sözleşmesi Lanzarote yi bir bütün olarak ele alan, diplomatik imtiyaza, pozitif ayrımcılığa, kamu ve özel kurumlarla doğrudan temas, işbirliği imkanlarına sahip VERGİ ve YARGI MUAFİYETİ’ne sahip UN WOMAN var. Zaten AİHM ve BM İnsan Hakları Komiserliği de bu sözleşmeleri bir bütün olarak ele alıyor. UN WOMAN İstanbul, sadece Türkiye ile ilgili değil, Avrupa ve Ortadoğu dedikleri bölgenin denetimi ve oryantasyonu da İstanbul’dan yapılıyor. UN WOMAN Ankara, ayrıca Türkiye ile ilgili. Türkiye Avrupa’dan denetlenmiyor bu konuda, Avrupa’yı da Türkiye’deki merkez üzerinden denetliyorlar. Aynı imtiyazlı statü DSÖ için de geçerli.

İstanbul sözleşmesinin uygulanıp uygulanmadığını görmek istiyorsunuz Adliyeye gidip aile mahkemelerini bir izleyin. Biliyorsunuz zaten Zina suç olmaktan çıkartılmıştı.

Bu arada evlendiğiniz kız, daha önce başka bir macera yaşamışsa, siz evlendikten sonra evlendiğiniz kız doğum yapsa, yargıya göre, sizin boşanma davası açmanız halinde bu durum meşru bir gerekçe olarak kabul edilmeyecektir. Bu arada bir de Kadının Şahidliği meselesi var tabi. Kadın istemezse siz boşanamazsınız ama, kadın isterse onun tek başına beyanı şahidlik için yeter. Kanunla korunan bir hukuksuzluğu polis ve yargı yolu ile uygulamak mümkün artık bu yasa ile. Bu KADININ BEYANI’nı esas alan düzenleme tam bir rezalet. İslam Miras hukuku da bu arada yasa ile NESH edildi tabi. Zaten daha önceki fiili durum da İslam’la etiketlense de tam olarak İslami bir mahiyet taşımıyordu.

GENDER konusuna geri dönecek olursak, SEX biyolojik cinsiyeti ifade ediyor, GENDER ise “toplumsal cinsiyet kimliği”ni ifade ediyor. Bu aslında Yaratılıştan kaynaklanan FITRAT ile muhkem bir NAS’a karşı alnımıza çalınmış kara bir lekedir. Utancımızdır. RESMEN kimlik kartımıza çakılmış Şeytani bir mühürdür. Bizim tatlı su Müslümanları, “AKP’nin papatyaları”, KADEM’in, İbni Haldun Üni. gibi DİB gibi kurumlardan konuşmacıların da katılımı ile, Laikçi kesim sözleşmede yazılan şekli ile “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” konusunda kampanyalar düzenlerken, onlar da “Toplumsal Cinsiyet Adaleti” diye konuyu bir algı operasyonu, toplum mühendisliği ile insanların zihnine yerleştirdiler. Bir deli çıkıp kimliklerimize GENDER maddesiniz çaktı, şimdi 400 akıllı kaç yıldır silmiyor/ silemiyor. Peki, tamam silmiyor ya da silemiyorsunuz da, hadi uygulayın o zaman. Bir erkek size gelip ben kadın olmak istiyorum, ya da kendimi öyle hissediyorum, veya ben akışkan ve değişken bir cinsiyete sahibim dese bunu niye kimliklerine yazmıyorsunuz? Erkek örneği yerine bir kadın da kendini erkek hissettiğini söyleyebilir. Madem bu haltı yediniz, bir erkek kendini kadın hissettiğinde bunu kimlik kartına yazmanız gerek. Peki, ben “kadın oldum” diyen bir erkek, evli ise o zaman bu evlilik otomatik olarak eşcinsel bir evliliğe dönüşmüş olmuyordu. Erkek kadınım derse Lezbiyen kadın erkeğim derse aile birliği Homoseksüel bir evliliğe dönüşmüş olmuyor mu?

Kadın erkek olduğunu söylerse, mahkeme onun tanıklığında VEHBİ olan kimliğini mi, yoksa KESBİ olan kimliğini mi esas alacak? Yani Biyolojik cinsiyetini mi esas alacak, toplumsal cinsiyetini mi?

Şu soruya nasıl cevap vereceksiniz. Erkek Kadınım dediğinde ve bunu kimliklerine yazdığınızda (yazmayacaksanız, kimlik kartlarından SEX’i çıkartıp yerine niye GENDER yazdınız?) Bu yasa bu anlamda aslında modern bir Kıyafet kanunu. Şapka giymek yasayla mecbur, ama şapka giyen de yok. Yasayı uygulayan olmadığı gibi, bu yasayı da uygulamadan kaldıramıyorsunuz. Bu GENDER işi de buna benzedi. Bunlar MODERN TABU’lar ve MODERN HURAFEler.

Madem, toplumsal cinsiyeti esas alıyorsunuz. Kadınım diyen erkeğin beyanını da diğer kadınlara tanınan haklar çerçevesinde değerlendirmeniz gerekmez mi? O kişinin sosyal hakları, emekliliğini ona göre düzenlemeniz gerekmez mi? Ya hu bu şekilde esasen siz eşcinsel evliliği otomatik bir şekilde meşrulaştırmış olmuyor musunuz. Sonra da çıkıp LGBT’ye eşcinsel evliliğe karşı olduğunuzu........

© Haber Vakti