MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN YAHUDİLİK, MASONLUK VE SİYONİZM'LE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİ
Bugüne kadar Atatürk'le ilgili çok şeyler yazılıp çizilmiştir. Hatta en çok da şahsını karalamaya çalışanların ortaya attıkları gerçek dışı iddialar sürekli bilgi kirliliğine sebep olmuş, böylelikle Atatürk'ü milletin gözünden düşürmeye çalışma gibi girişimler yapılmıştır.
Bu gerçek dışı iddialardan biri O'nun mason, Yahudi, Siyonist işbirlikçisi olduğu yönündeki iftiralardır.
Şimdi hep birlikte tarihî kaynaklar ışığında Atatürk'ün Yahudilerle ilgili, masonlarla ilgili, Siyonistlerle ilgili düşüncelerine bir göz atalım:
Öncelikle meseleyi en baştan, Millî Mücadele yıllarından itibaren ele almak gerekiyor…
Millî Mücadele başladığı andan itibaren yayın hayatına başlayan Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde Mustafa Kemal Paşa, emperyalizm ve kapitalizm ile ilgili çok kritik tespitlerde bulunuyor:
En büyük düşman, düşmanların düşmanı ne falan ne de filan millettir; bilakis bu, adeta dünya çapında bir Yahudi saltanatı gibi tüm dünyaya hükmeden "kapitalizm" felaketi ve onun çocuğu olan "emperyalizm"dir. Artık tüm dünyanın farkına vardığı bu gerçek, bizde de tamamen idrak edilmektedir. Bugünlerde başımıza musallat edilen Yunan, düşman aleminin yalnızca bir parçasıdır. Daha doğrusu, kapitalizm saltanatının mazlum milletlere karşı gönderebileceği son kuvvet, son ordudur! Nitekim daha önce üzerimize saldıran ordular da yine kapitalizm saltanatının ordularından başka bir şey değildi. Moskof, İtalyan, Bulgar ve Yunan orduları, özetle bütün düşmanlarımız, kapitalizm tarafından harekete geçirilmişlerdi.
Bir zamanlar dünya, tarih sahnesinde birtakım zorba hükümdarların baskısı altında ezilirdi. Sonrasında milletler bu baskıyı yıktılar. Ancak bu kez de yerini paranın, sermayenin zulmü aldı. Sermaye, bugüne kadar dünyada yapılan tüm kötülüklerin yegane sebebi ve sorumlusu olmuştur; bugün de öyledir. Eğer tüm dünyayı hızla saran kapitalizm karşıtlığı olmasaydı, bu zulüm yarın da devam edecekti. Çok şükür, zulüm devrinin son günlerindeyiz. Kapitalizm yalnızca belirli milletlerin değil, bütün dünyanın, tüm milletlerin ortak düşmanıdır. Milletleri birbirine düşüren güç odur; kardeş kanı döktüren fitneler ondan çıkar; dünyayı kaplayan sefaletin müsebbibi ve tüm insanlığı inleten zulmün yegane zalimi yine odur.
Bu zulmün başarılı olması için zaman zaman başvurduğu savaşlar, onun tek güçleri ve tek silahları değildir. Bankalar ve sendikalar, onun en güçlü silahlarıdır ve tüm milletleri özellikle bu silahlarla mağlup eder. Memleketimize bakınız. Rejiler, Düyûn-ı Umûmiye, kapitülasyonlar, demiryolları, limanlar, gemiler, bankalar, ticaret evleri... Tüm bu müesseseler, Avrupa kapitalizminin bizi yok etmek için yıllardır kullandığı şeytani bir makinenin parçalarıdır. Bu makine yalnızca bizim ülkemizde değil, yeryüzünde varlığını sürdürdüğü sürece yalnız biz değil, tüm dünya zulüm altında ezilecek; sefalet, arşa çıkacak; insanlık felaketten felakete sürüklenecektir.
Bugün bize sınır açısından dünyanın en güzel, en hayal edilmez barış şartlarını sunsalar bile, kapitalizmin çarkları memlekette bugünkü haliyle kaldığı takdirde yok olmamız kaçınılmazdır. Hatta böyle değil, bu şeytani makinenin dörtte biri bile kalsa, bizim için yaşam imkanı yine hayal edilemez.
Zenginlerimizi dolandıran o, yoksulumuzu soyan o, mal ve mülkümüzü çalan, onurumuzu ve haysiyetimizi yok eden, faziletlerimizi şeytan gibi birer birer ortadan kaldıran, bizi birbirimize düşüren yine odur. Öyleyse kendimizi kurtarmak için önce bizim, ardından tüm dünyanın bu lanetli kapitalizm felaketinden kurtulması gerekir. Bu kurtuluştan sadece biz yarar sağlamayacağız; kapitalizm yalnızca bizim gibi zayıf milletler arasında değil, bizzat kapitalist ülkelerde de aynı derecede yıkıcı ve insanlık düşmanıdır. Hatta İngiltere, Fransa ve Amerika'da bile bu böyledir.........
© Haber Gündemim
