EKONOMİDE KALDIRAÇ KAVRAMI
Kaldıraç Nedir?
Günlük hayatta “kaldıraç” dendiğinde aklımıza, ağır bir nesneyi daha az güç harcayarak kaldırmamızı sağlayan basit bir makine gelir. Ekonomide ve finansta da benzer bir mantık geçerlidir: kaldıraç, sahip olunan sermayenin üstünde bir finansal etki yaratmak için borç veya başka finansman kaynaklarını kullanmaktır.
Bu sayede, işletmeler veya yatırımcılar, kendi öz kaynaklarından daha büyük projelere girişebilir, daha büyük yatırımlar yapabilir ya da daha hızlı büyüme imkânı elde edebilir. Örneğin, bir girişimci 100 bin TL öz sermayesini bankadan aldığı 200 bin TL krediyle desteklediğinde, toplamda 300 bin TL’lik bir yatırım hacmine ulaşır. İşte bu, finansal kaldıraçtır.
Şirketlerde Kaldıraç: Bir Büyüme Stratejisi
Şirketlerin finansal tablolarına baktığımızda, öz kaynaklar ve borçlar arasında bir denge görürüz. Bu denge, şirketin kaldıraç oranı ile doğrudan ilgilidir. Kaldıraç oranı; şirketin toplam borcunun, öz sermayesine oranıdır. Yüksek kaldıraç oranına sahip bir şirket, daha fazla borçla faaliyet gösteriyor demektir.
Peki bu iyi bir şey mi? Aslında cevabı, “doğru kullanılırsa evet” şeklindedir. Çünkü borçlanarak yapılan yatırımlar, şirketin kârını artırabilir. Diyelim ki, bir şirket 1 milyon TL öz kaynağını kullanarak yıllık getiri sağlayabiliyor. Fakat aynı şirket, 1 milyon TL daha kredi çekip toplam sermayesini 2 milyon TL’ye çıkarırsa, getiri miktarı da iki katına çıkar; elbette kredi maliyetini düştükten sonra. Böylece, öz sermaye getirisi artar.
Ancak burada önemli bir risk vardır: Şirket beklediği kârı elde edemezse, borç maliyeti nedeniyle........
© Haber Ege
