Anahtar neden mi içerde kaldı.
Yavuz Ağıralioğlu’nun siyasete girişindeki iddiası, yeni bir dil, ilkeli bir duruş ve liyakate dayalı bir kadro hareketiyle “temiz bir başlangıç” yapmaktı. Ancak Anahtar Parti’nin teşkilatlanma süreci, bu iddianın hızla aşındığını gösteriyor. Parti henüz kuruluş aşamasındayken, kadrolar oluşturulurken yapılan tercihler, sahadaki emeğin değil, yakın çevreye olan kişisel güvenin veya ideolojik uyumun öne çıktığını ortaya koydu. Liyakatten ziyade sadakate dayalı bu seçimler, partiye gönül veren ve sahada fedakârca çalışan birçok insanın motivasyonunu kırdı.
Kuruluş döneminde ağır yükleri sırtlanan, tabela asan, saha taraması yapan, toplantı düzenleyen, kısıtlı imkanlarla çalışarak partinin adını duyuran emektarlar, kısa sürede ya görmezden gelindi ya da tamamen dışlandı. Bu yaklaşım, bir siyasi hareketin en değerli sermayesi olan “gönüllü emeği” heba etmek anlamına geliyor. Yeni bir siyasi parti, ancak kurucu iradeye omuz veren tabanın güvenini koruyarak ayakta kalabilir; oysa Anahtar Parti’de bu güven, daha ilk adımlarda zedelenmiş görünüyor.
Teşkilatlanma konusundaki başarısızlık, sadece bireysel kırgınlıklarla sınırlı değil; aynı zamanda partinin potansiyelini de........
© Haber Ege
