KÖR BAYKUŞ
Derin, karanlık, koyu, kan tadında, ürpertici bir romandır Kör Baykuş. Okurken sık sık şaşkınlığa uğrar insan. Metinde düşlerle gerçekler bir aradadır, birbirine karışmıştır ve aynı anda birbiri içinde sürer. Eserin en çarpıcı yönü; o inanılmaz, farklı, şaşırtıcı ve özgün kurgusal yapısıdır. Kör Baykuş, her şeyden önce bir bölünme, parçalanma, değişme ve dönüşme romanıdır.
“Doğu’nun Kafka’sı” Sâdık Hidâyet, çarpıcı, etkileyici öykü ve romanlarıyla 20. yüzyıl dünya edebiyatını etkileyen önemli bir İranlı yazardır. Farklı düşünceleriyle ve yalnızlığı yeğleyen yaşama tarzıyla dikkat çeken Sâdık Hidâyet, toplumun sıradan ve anlamsız değer yargılarını; yüzyıllar ve kuşaklar boyunca insanı ezerek özgür bir birey olmasını engelleyen geleneksel yapıyı sürekli sorgular. Bu sarsıcı düşüncelerini kurmacalarında kendine özgü biçimlerde dile getirmesi, onu pek çok Doğulu yazardan ayırır. Diyebiliriz ki Sâdık Hidâyet, Doğu ve Batı kültürleri arasında sıkışıp kalmış, birtakım ezberleri sorguladıkça çıkışsızlığa, çelişkilere ve açmazlara düşmüş; aşırı duyarlı kişilik yapısı nedeniyle çözümü intiharda bulmuş talihsiz bir kimliktir.
Ülkesi İran’ın dışında bir süre Avrupa’da ve Hindistan’da yaşayan Sâdık Hidâyet, hiçbir yere ait olamayışın derin yalnızlığını hissetti yüreğinde. Nereye gitse, yakasına yapışan “ikili ötekilik” ve “çifte aidiyetsizlik” onun değişmez kaderi oldu. Sâdık Hidâyet modern bir dünya görüşüyle bakıyordu hayata. İran toplumunu geriye götüren din adamlarına da, toplumsal demokrasi süreçlerini engelleyen monarşiye de karşıydı. O nedenle, ülkesinde de yalnız Bir kenar adamı, bir uçurum insanıdır Sâdık Hidâyet. Öyle olmasaydı, belki de yüreğinden kopan anlatılarını, o sıra dışı düşsel metinlerini kaleme alamayabilirdi. İçinde sürekli büyüyüp derinleşen bir uçurumun boşluğundan seslendi dünyaya; hayata o derinliklerden, o boşluğun ruhunda yarattığı hiçlik duygusu içinden baktı.
Gözü, en derinlerde olanları; sıradan insanların göremediği hakikatleri görebiliyordu; ince bir........
© Günışığı Gazetesi
