Bir sabah uyanıyorsunuz ve fark ediyorsunuz ki hayatınızın her karesi bir başkasının senaryosuna göre yazılmış. Dostlarınız figüran, eşiniz sözleşmeli bir oyuncu, yaşadığınız kasaba dev bir stüdyo ve gökyüzü bile gerçek değil. Tüm dünyaya "normal" görünen bir yaşamın içinde, sizin dışınızda herkes bunun bir kurgu olduğunu biliyor. Siz hariç herkes rol yapıyor. İşte The Truman Show böyle bir kâbusun filmi. Ama aynı zamanda da modern çağın bir alegorisi.

Laura Linney’nin canlandırdığı Meryl karakterinin, sinema tarihinde eşine az rastlanır o ünlü sahnesi – elinde Mococoa kavanozuyla “Neden sana bu içecekten hazırlamıyorum? Nikaragua Dağları’nın yüksek yamaçlarından gelen doğal kakao çekirdekleri!” demesi – yalnızca bir “ürün yerleştirme parodisi” değil, aynı zamanda psikolojik bir kırılma anıdır. Truman’ın sorusu ise çığlık gibi yükselir:

“Ne saçmalıyorsun sen? Kiminle konuşuyorsun?!”

Bu bir uyanıştır. Bilincin, bilinçaltından gelen bir darbeyle sarsılmasıdır. Truman'ın gözünde dünya ilk kez titrer.

Gerçeklik Yoksunluğu ve Sahte........

© Günışığı Gazetesi