Amerikan ekonomisi, tarihsel kıyaslarla nadir görülen bir sarsıntının içinden geçiyor. Ama bu kez farklı olan, sarsıntının görünürlüğü değil, görünmezliği. Son üç yıldır ABD ekonomisini şekillendiren süreç, bir çöküşten çok bir “yuvarlanan durgunluk” hâlinde ilerliyor. Öyle ki, ekonominin temel yapı taşları sırayla yıkılırken, manşetlerde sıkça adı geçen “resesyon” kelimesi ya ancak fısıltıyla anılıyor.

Pandeminin ardından gelen likidite bolluğu, ardından gelen enflasyon korkusu ve bu korkuya tepki olarak 22 kez art arda yükseltilen faizler… Fed'in bugüne kadar hiçbir dönemde bu kadar hızlı ve sert davrandığı görülmedi. 1979’daki Volcker dönemi bile, bugünle karşılaştırıldığında bir itidal örneği gibi kalıyor. Peki sonuç ne oldu?

Konut sektörü, ilk düşen domino taşıydı. Pandemi döneminde ev kredilerine kilitlenen milyonlar, bugün evlerini satamaz hâlde. %2-3 faizle alınmış kredilerin yerini %6-7 faizli yeni yükler aldı. Satışlar dibe vurdu. Ardından otomotiv sektörü yavaşladı. Tüketici kredileri yavaşladı. Hane halkı borçlanmaktan korkar oldu.

Satın........

© Günışığı Gazetesi